Etiyopyalı Kimsesizlerin Yürek Burkan Yaşamları

Etiyopya’da ebeveynleri hayatını kaybeden veya yoksulluk nedeniyle ailelerince terk edilen kimsesiz çocuklar, sınırlı imkanlarla kurulan yetimhanelerde hayata tutunuyor.

Yaklaşık 10 yıl önce başkent Addis Ababa’da hizmete giren Sele Enat Yetimhanesinde, kimi ailelerince terk edilmiş kimisi de başta AIDS olmak üzere çeşitli hastalıklardan ebeveynlerini kaybetmiş 1-10 yaş aralığındaki yaklaşık 70 çocuk kalıyor.

AIDS nedeniyle yetim veya öksüz kalan çocuklara yardım amacıyla hayırsever bir kadının kurduğu yetimhane, bugün hem HIV virüsü taşıyan hem de başka hastalıklarla mücadele eden kimsesiz çocuklara ev sahipliği yapıyor.

Kendilerini evlatlık edinecek veya okul çağına geldiklerinde eğitim masraflarını karşılayacak hayırseverlere ihtiyaç duyan çocukların hikayeleri yürek burkuyor.

KİMSESİZLERİN TEK UMUDU EVLATLIK EDİNİLMELERİ

Yetimhanede diğer çocuklarla gülümseyerek oynayan 1,5 yaşlarındaki Nebyu ve Halwet, hayata terk edilerek başlayanlardan. Biri ailesi tarafından kiliseye diğeri ise çöp alanına terk edilen iki bebek yaklaşık bir yıldır yetimhanede kalıyor.

Aileleri ve kökenleri hakkında hiçbir bilgiye sahip olunmadığı iki küçüğün isimleri de polis merkezine götürüldükten sonra kendilerini teslim alan yetkililer tarafından verildi. Yetimhaneye teslim edilen çocukların soyadları da yetimhanenin ismi Sele Enat olarak belirlendi.

Yetimhanede engelleri sebebiyle mağrur gözlerle çevrelerinde oynayan çocuklara bakan iki yatalak çocuk da aileleri tarafından terk edilenler arasında.

Yetimhane Müdürü Zelalem Eteffa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yatağa mahkum çocukların yıllardır burada kaldığını ve ailelerinin onları büyütmeyi reddederek yetimhaneye bıraktığını söyledi.

Çocuklara her türlü koruma ve bakımı vermeye çalıştıklarını dile getiren Eteffa, çocukların genellikle son duraklarının onları evlatlık edinmek isteyen aileler olduğunu belirtti.

Yatağa mahkum olan veya HIV virüsü taşıyan çocukların sıkıntılarını arttıran diğer bir unsur hiçbir ailenin onları evlatlık edinmemesi. Hasta çocuklar, yetimhaneden ayrılan diğer çocuklara bakarken bir kez daha yetim ve öksüz kalıyor.

EN BÜYÜK SORUN AIDS

Ülkede ailelerini kaybeden çocukların kimsesiz kalmasının en büyük sebebini AIDS hastalığı oluşturuyor. UNICEF’e göre, ülkede 4,5 milyon kimsesiz çocuğun 800 bini anne ve babasını veya her ikisini AIDS nedeniyle kaybetti.

Etiyopya HIV/AIDS Önleme ve Kontrol Ofisinde uzman olarak görev yapan Achamyelehe Alebachew, Etiyopya'nın AIDS hastalığından en fazla etkilenen ülkelerden biri olduğunu belirtti.

Hastalığın ülkede çok sayıda ailenin parçalanmasına yol açtığını dile getiren Alebachew, ”Son 20 yılda tüm hastane ve kliniklerimizde ücretsiz tedavi merkezleri açtık.” diye konuştu.

Bu merkezlerde testler yapıldığını, antiretroviral ilaçlar (HIV virüsünün çoğalmasını engellemesi için kullanılan ilaç) verildiğini ve hastalığın anneden çocuğa geçmesinin önlenmesi için çalışma yürütüldüğünü ifade eden Alebachew, “Amacımız anneden çocuğa geçişleri tamamen önlemek ve antiretroviral ilaçları alan çocukların sayısını artırmak.” dedi.

Alebachew, AIDS hastası kimsesiz çocuklara daha çok ailelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve dini kurumların sahip çıktığını anlattı.

“NEDEN BİZ HEP İLAÇ KULLANIYORUZ?”

Yetimhanede bakıcılık yapan 29 yaşındaki Meraf Eyasu ise yetimhaneye getirilen çocuklara HIV virüsü testi yapıldığını ve çocuklarda virüs çıktığında büyük üzüntü yaşadıklarını söyledi.

Eyasu, “Doktorlar, bizden çocukları antiretroviral rejim altında tutmamızı istiyor. Çocuklar neden hep ilaç kullandıklarını soruyor. Bu soru karşısında içimiz kan ağlıyor ama maalesef bunun kolay bir cevabı yok.” ifadelerini kullandı.

Eyasu, AIDS hastası çocukların sık sık ayrımcılık ve damgalanmadan muzdarip olduğunu ve bunu aşamadıkları takdirde kendilerini sokaklarda bulabildiklerini ve kötü niyetler için çalıştırılabildiklerini kaydetti.

Etiyopya’nın geçen ay yabancıların evlat edinmesini yasaklamasının ardından ABD, Avrupa ülkeleri ve Türkiye'den gelerek Etiyopyalı kimsesiz çocuklara sahip çıkarak evlat edinmek için uzun süredir sırada bekleyen aileler büyük hayal kırıklığı yaşadı.

Çocuk ticareti ve bazı istismarları önlemek amacıyla getirilen yasağın ardından ülkedeki kimsesizlere umut olarak kendilerine sahip çıkacak Etiyopyalı aileler ve hayırseverler kaldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.