Etbau't-tabiin Devrinde Yazılan Hadis Kitapları ve Özellikleri

Etbâu’t-tâbiîn devrinde hadislerin tasnîf edilmeye başlanmasından sonra pek çok hadis kitabının ortaya çıktığı görülür.

Tabiîn devrinin sonlarına doğru ve etbâu't-tâbiîn devrinde tasnif edi­len hadis kitaplarını başlıca beş gurupta toplamak mümkündür.

1- SİYER VE MEĞAZİ KİTAPLARI

Hazreti Peygamberin ahlakına, şemailine, hayatına ve yaptığı savaşlara dair hadislerden oluşan kitaplardır.

BİLİYOR MUSUNUZ?

Hazreti Peygamberin ahlakına, hareket ve davranışlarına ait hadisleri ih­tiva eden eserlere sîret (çoğulu: Siyer), gazalarına ait hadisleri ihtiva eden eserlere de Meğâzî adı verilmiştir.

2- SÜNENLER

Fıkıh bablarına göre tasnif edilmiş ahkam hadislerini toplayan kitaplara Sünen denilmiştir. Sünenlerde genellikle Hazreti Pey­gamberin söz, fiil ve takrirlerinden ibaret olan ve merfû denilen hadislerine yer verilmiştir.

Bir sünen kitabı, taharet, salat, zekât gibi çeşitli fıkıh bölümlerine ayrılır ve her bir bölüme “kitab” adı verilir. Kitâbu's-salat, kitâbu'z-zekât gibi... Her kitabın da çeşitli sayılarda “bab”'ları vardır.

3- CÂMİLER

Sünenler gibi fıkıh bablarına göre tasnif edilmiş hadis kitaplarıdır. Ancak Sünen'lere göre daha fazla bölüm (kitab) ihtiva ederler. Mesela iman, zühd, edeb, menâkıb, fiten, siyer ve cihad, tefsir gibi bölümler Sünen'lerde yer almazlar. Zaten Sünen'lere oranla daha çok bölümü içlerinde topladıkları içindir ki, bu kitaplara “Cami” adı verilmiştir.

4- MÜSNED'LER

Hadisleri ilk râvîlerine göre sıralayan eserlerdir.  Sahabiler faziletlerine göre sıralanmış ve rivayet ettikleri hadisler isimlerinin altına yazılmıştır.

5- MUCEM

Hadisleri son râvîlerine göre sıralayan eserlerdir.

Bu dönemde yazılan hadis eserlerinden günümüze kadar ulaşanlardan bazıları:

Belirli bir konuya tahsis edilmiş kitaplar:

Etbau't-tâbiîn devrinde ortaya çıkan hadis kitaplarından bir kısmı da, Camî'leri meydana getiren ve "kitab" adı verilen çeşitli konulardan yalnız birine tahsis edilmiş küçük hacimdeki eserlerdir.

Mesela, Sufyan es-Sevri (ö. 161/778)'nin Kitabu't-Tefsîr'i, İbrahîm b. Tahm'in (ö. ]63/780)'ın Kitabu'l-Menakib'i, bunlardandır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.