Esad'ın Bombaları Hayatını Kararttı

Suriye'deki iç savaşında mağdur ailelerin hikayeleri yürek burkuyor.

Suriye'de rejim uçaklarından atılan bombaların hedefi olan katibe Muntehe Seyyid İsa, yaşamını yatağa mahkum sürdürüyor.

Suriye'deki rejim saldırılarında 2,5 yıl önce savaş uçaklarından atılan bombaların hedefi olan ve yatağa mahkum halde yaşamını sürdüren 3 çocuk annesi Muntehe Seyid İsa (34), aynı saldırıda İdlib Belediye Meclis Başkanı olan eşi Cemil Mustafa Feham'ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor.

İç savaştan kaçarak 1,5 yıl önce Hatay'ın Reyhanlı ilçesine yerleşen Muntehe Seyid İsa, "Savaşın devam etmesine karşın yaşadığımız toprakları terk etmeden kalmayı sürdürdük. Çok sevdiğim katiplik işini maalesef iç savaş yüzünden bırakmak zorunda kaldım. Eşim İdlib Belediyesi'nde meclis başkanıydı, o da görevini bırakmak zorunda kaldı." dedi.

Evlerini yoğun saldırılar yüzünden terk ettiklerini aktaran İsa, "Ailemle birlikte daha uzak bir bölgede, güvenli olduğunu düşündüğümüz noktaya vardık. Rejime ait savaş uçakları bulunduğumuz noktalara da saldırı düzenledi. Barındığımız evin üzerine isabet eden bombalar yüzünden eşimi orada kaybettik. Ben de ağır yaralı olarak kurtuldum." diye konuştu.

"TÜRKİYE'YE MİNNETTARIZ"

İlk tedavisinin Suriye'de sahra hastanesinde yapıldığını ifade eden İsa, şunları söyledi:

"Durumum kritik olduğu için beni hemen Türkiye'ye getirdiler. Burada zamanında yapılan müdahale sonucu hayatta kaldım. Bel bölgeme isabet eden şarapnel parçaları yüzünden belimden aşağısı felç kaldı. Yaşadığına ve çocuklarımın sağ kalmasına sevindim ancak canımdan can eşim artık bizlerin arasında olmayacağı için çok üzgünüz."

Reyhanlı'daki evde annesiyle kaldıklarını aktaran İsa, ülkesinden ayrı yaşamanın zor olduğunu belirterek, "Vatanından ayrılmayı kimse istemez. Geride hayallerimi ve en sevdiklerimi, sağlığımı bıraktım ancak can güvenliğim ve sağlığım için geldiğim Türkiye'den çok memnunuz. Bize kucak açtıkları için onlara minnettarız. Hayatımız yatağa mahkum sürdürüyorum. Bana bakan yaşlı bir annem var. Allah onu başımdan eksik etmesin." şeklinde konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.