Endonezya'da Muharrem Ayı Coşkusu

Hicri 1436 yılına geçilmesiyle birlikte İslam âleminin genelinde Muharrem ayı kutlamaları başladı. Müslümanlar yaptıkları etkinliklerle Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.) savalatlar getirip Kur'an-ı Kerim okuyor, oruç tutarak bu faziletli ayı en güzel şekilde değerlendirmeye çalışıyor.

Endonezya’nın Açe bölgesinde yaşanan Muharrem ayı kutlamalarında yüzlerce minik çocuk, kendilerine hasa yöresel kıyafetlerini giyerek toplandı. Yüzlerce Açeliçocuk, sokaklarda düzenledikleri geçit sırasında Peygamberimize (a.s.m) salavatlar getirdi.

Dünyada Müslüman nüfusunun en fazla olduğu ülke olan Endonezya’da Muharrem ayı kutlamaları yeni hicri yılın başlamasıyla birlikte çeşitli aktivitelerle devam ediyor. Açe bölgesinde yaşanan Müslüman çocuklar, Muharrem ayı kutlamalar için düzenlenen etkinliklere yoğun bir şekilde katılım göstetiriyor.

MÜSLÜMANLARIN UNUTAMAYACAĞI BİR GÜN

Yüzlerce Endonezyalı minik kutlamalar için yöresel kıyafetler giyerek, sokaklarda yürüyüş gerçekleştirdi. Yaşları 5 ila 7 arasında değişen miniklerin giydiği kıyafetler büyük ilgi gördü. Yürüyüş sırasında minik Endonezyalılar, vurgulu çalgılar çalarak hep beraber salavat getirirek beraberinde ise ilahiler söyledi.

ÇOCUKLARA HEDİYELER

Açe bölgesindeki okullardan yürüyüşe katılan öğrencilerden oluşan gruplar, giydikleri kostümleriyle jüriler tarafından değerlendirilmeye alındı. Dereceye giren gruplara hediyeler verildi. Muharrem kutlamalarına katılan minikleri izlemeye Açe Valisi Wali Nanggroe’de katılarak destek verdi.

Endonezyalı Müslümanlar geleneksel olarak her sene Muharrem ayı boyunca çeşitli aktiveler düzenleyerek Müslümanların gerçek takvimi olan Hicri yılı kutluyorlar.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.