En Zayıflarımız En Çok Ezilir

Altınoluk Dergisi, 386. sayısında "İnsan Çürürse... En Zayıflarımız En Çok Ezilir" kapağıyla çıktı. 

Altınoluk sunuş yazısında şöyle tanıtılıyor:

"Aziz Okuyucu, İslam - İnsan ilişkisindeki insicam kâinatın ahenginin çerçevesidir.

İslam - İnsan ilişkisinde sarsılmalar, kopmalar, açı farkları ortaya çıktığında, önce insanda sancı başlar, sonra kâinatta sancı başlar.

İslam’a bir şey olmaz.

İslam ölçüdür. Ölçü sağlamsa herkes kendini ölçüye göre konumlandırır. Teraziyi düzeltmezseniz, ona koyduğunuz şeyleri düzeltirsiniz. Cetveli düzeltmezsiniz, cetvelle ölçtüğünüz şeyleri düzeltirsiniz.

Dünyada ölçü olmasaydı, insan ölçü bulmak zorunda kalırdı. Nitekim kaba - saba ölçüler sonraları ihtilafları önlemek için tartışılmaz birimler haline getirilmiş.

Ölçü, yerinde durur, insan kendi hayatında ölçüye ne kadar riayet ediyor veya etmiyor, ona bakılır.

Allah insanı yarattı ve ölçü koydu. Öncelikle insanın kendisini Yaratan Kudret olarak Allah ile ilişkisine ölçü koydu. Sonra insanın insanla ilişkilerine, yerle - gökle ilişkilerine, diğer tüm varlıklarla ilişkilerine ölçü koydu.

“Ölçüyü bozmayın” dedi.

Kendinize yeni ölçüler koyacak sahte tanrılar edinmeyin dedi.

Yeryüzünde farklı tanrılara başvurulursa bundan fesat çıkacağını bildirdi.

Bunların tamamı İslam - İnsan ilişkileri dediğimizde aklımıza gelecek olan hususlar.

Yaratıldığından bu yana insan, Allah’ın ölçülerine uyup uymama sınavı veriyor.

Bu zamana kadar çok yalpalamalar geçirmiş insanoğlu.

Ne çılgınlıklar, ne çılgınlıklar... Ateş çukurunun yanına varmış, gelmiş defalarca.

Nasıl gelmiş?

Allah Teâlâ, bir elçi göndermiş, o elçi “Gitme oraya, batarsın, orası ateş çukuru” diye seslenmiş insana.

Son Peygamber, Hazreti Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem de çağırdı insanı. Ateş çukurunun kenarından kurtardı. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömer hale gelmişti insanlar.

O ses insanoğlunu çağırıp duruyor.

“Ölçüyü bozma, ölçüyü bozma!”

İnsanın araçları gelişti, büyüdü, çok tahrip edici hale geldi. Ana rahmine ulaşıyor cenini yok etmek için. Bir bomba attığında yüzbinlerce insanı, hatta insandan öte canlılığı yok ediyor. İnsan insanı böcek gibi eziyor. Cinsel çılgınlık, sınır tanımıyor. Bebekler bile hedefte.

Nereye gidiyor insanlık?

Sorulacak soru bu değil mi?

İnsan hayvandan daha sapkın hale gelirse ne olur?

Sorulacak soru bu değil mi?

Kitle imha silahları, diyoruz.

Onlar ölçüsünü kaybetmiş bir canavarın eline geçerse ne olur?

Cesetlerin asılıp dövülmesini yaşamadı mı insanoğlu?

Gaz odalarında imhayı yaşamadı mı?

İşkencenin envayı türlüsünü yaşamadı mı?

İnsan çürürse...

“Bunun belası bana dokunmaz” diyemez hiç kimse. Herkesin kapısını çalar. Kapı kalmaz hatta. Mahremiyet kalmaz. Ev kalmaz.

Ne diyor Allah Teâlâ?

“Sadece zalimlere dokunmayacak olan fitneden sakının!” (Enfal, 25)

İnsanın çürümesine -kendi dışında bile olsa- bigane kalmaz Müslüman. Altınoluk bu tehlikeye karşı uyarıyor.

Ramazan’a doğru ilerleyen kutlu ayların içindeyiz. Kendimizi toparlayalım, çevremizi toparlayalım, ve “Dünya nasıl toparlanır?” diye bir dert yüklenelim.

Sizleri Altınoluk’la başbaşa bırakıyor, saygılar sunuyoruz. Allah’a emanet olunuz."

Ayrıntılı Bilgi: www.altinoluk.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.