En Güzel Tövbe Nasıl Yapılır?

Mümin, İslam'ı yaşama yolunda iki büyük düşman ile sürekli mücadele içindedir. Bunlar "nefis ve şeytan"dır. Bazen olur ki aldanır insan günaha düşer, hata eder fakat Rabbimiz o kadar merhametlidirki tövbe kapısı son ana dek açıktır. Madem öyle  o zaman bizler Allah'a (cc) nasıl tövbe etmeliyiz? Tövbe etmenin en güçlü ve en güzel yolu nedir?

Rivâyet olunur ki:

Tevbe ve pişmanlık içindeki bir günahkâra, yakaza hâlinde iken günahlarının listesi verilmiş: “Oku bunu!” denmişti. Bu hâl karşısında mücrim o kadar ağladı ki, gözyaşlarından listedeki günahları göremez oldu. Nihâyet bu samîmî gözyaşları, o günahların tamamını yıkadı, temizledi. Böylece o mücrim affoldu.

Bu itibarla bâzen bir günah, affı için bin gözyaşı ister; bâzen de bir damla yaş bin günahı temizler.

Çünkü gözyaşı, ilâhî muhabbet bağına girenler için bir tevbe pınarıdır. Günahları yıkar, temizler. Rabbe karşı bir şükran ifâdesidir. Gözyaşı, Cenâb-ı Hakk’ın ümid dergâhıdır. Bütün ümidlerin kesildiği bir anda bu dergâhın eşiğinde ağlayabilenler gerçek bahtiyarlardır.

Samîmî gözyaşları ile âlemi seyredenler için o damlaların her biri, bağrında binbir okyanus sergileyen aynalar gibidir ki, her zerrede ilâhî esrar âşikâr ve ayândır. Nice okunamayan hikmet sayfaları onunla okunur. Zîrâ gözyaşı, kelimelerin taşıyamayacağı mânâları yüklenen ve ifâde edebilen bir lisandır ki, kul onunla, kendisinin bile hayâl edemeyeceği şeyleri Rabbinden istemiş olur... Onun için sevdâlar gözyaşı pınarının başında tesellî bulur. Garipler onun kıyısında dinlenir.

Allâh için gözlerden dökülen bir damlanın değerini şu kıssa ne güzel ifâde eder:

CÜNEYD-İ BAĞDADİ HAZRETLERİ BUYURUYOR

Cüneyd-i Bağdadî -kuddise sirruh-, birgün yolda giderken gökten meleklerin indiğini ve yerden bir şeyler kapıştıklarını gördü. Onlardan birine:

“–Kapıştığınız şey nedir?” diye sordu.

Melek cevap verdi:

“–Bir Allâh dostu buradan geçerken iştiyakla bir «âh!..» çekti ve gözünden birkaç damla yaş döküldü. Bu vesîle ile Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve mağfiretine nâil olalım diye o damlaları kapışıyoruz.”

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“İki göz vardır, onlara cehennem ateşi değemez: Allâh için ağlayan göz ile, Allâh yolunda nöbet tutarak uyanık sabahlayan göz.” (Tirmizî, Fedâilu'l-Cihâd, 12/1639)

Günahkârın tevbe ve gözyaşlarıyla nasıl temizlendiğine misâl olarak Hazret-i Mevlânâ, kirlenip de sonra buharlaşan ve yeryüzüne tekrar berrak bir rahmet hâlinde dönen sulardan bahisle buyurur:

“Arılığı ve duruluğu kalmayınca, yâni çamurlanıp bulanınca, su da bizim gibi yeryüzünde kirlendiği için huzursuz olur, şaşırıp kalır... İçten içe feryâda ve Hakk’a yalvarmaya başlar. Bu feryatlar ve yalvarışlar üzerine Cenâb-ı Hak onu buharlaştırıp göklere alır. Orada çeşit çeşit yollara sürerek tertemiz eyler. Sonra da bazen yağmur, bazen kar, bazen de dolu hâlinde yeryüzüne yağdırır. Nihâyet kıyısı olmayan engin bir denize ulaştırır.”

Hiç şüphesiz bu semboller, Cenâb-ı Hakk’ın kurtuluşa erdirmek istediği günahkar kullarına karşı gösterdiği merhameti ve sevgiyi ifâde etmektedir. Nitekim günah kiriyle kalbi çamurlanmış kimselerde tevbe suyu ile pişmanlık güneşi bir araya gelirse, Cenâb-ı Hak o gönülleri göklere alır. Tozdan, topraktan ve bütün nefsânî kirlerden temizler. Tekrar varlıkların en şereflisi olarak, yâni bir arahmet hâlinde yeryüzüne ihsân eder.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Gönül Bahçesinden Son Nefes, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.