En Güzel Korku!

Aylık edebiyat, kültür, sanat, tarih ve toplum dergisi olan Yüzakı Dergisi, Şubat [2015] sayısında "Dünyevi kaygılar ve Allah korkusu" başlığında dosya konusunu işliyor.

İnsanın hiç bitmeyen koşturmasını ne güzel anlatır Necip Fazıl:

Yağız atlı süvari; koştur atını, koştur!

Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.

Aslında bir kaçıştır bu. Nereye koşturursan, nereye kaçarsan kaç; yolun sonunda kabir görünüyor. Kabir bir geçit... Haşir görünüyor. Allâh’ın huzûru... Mahkeme-i kübrâ... Âhiret, iki neticeden biri...

Felâh ve nâr... Ateşten kaçarcasına ateşe kaçmak, ateşe koşmak ne acı!..

Telâş ve panik insana bunu yaptırır. Kaçtığı şeyin ortasına düşürür. Hele boş korkuları körükleyen, gerçek kaygıları ise küllendiren sahtekâr tellâllar da meydanda ise...

Öyleyse bizi kaçıran korkularımızı ve koşturan duygularımızı masaya yatırmanın, teşrih etmenin sırasıdır: Korku, kaygı, endişe, gam, tasa... Çare: Hepsinden sıyrılıp; “Allâh’a koşun!” (ez-Zâriyât, 50)

ALLAH KORKUSUNUN ÖNÜNE GEÇMEYECEK

Dünyevî kaygıların bir ters orantısı var: İlâhî vahyin özünde dünyaya karşı âdeta şöyle bir hitap gizli: “–Ey dünya! Kim kendisini Allah yoluna yuzakıadayıp da Hakk’a hizmetçi olursa, sen de ona hizmetçi ol!

Fakat kim de nefsinin hevâsına uyarak sana râm olursa, sen de onu yığın yığın dünyevî ihtiraslarla yor ve perişan et!”

Dünyaya koştukça dünyevî kaygılar artıyor. Dünyadan, fânî sıkıntılardan kaçtıkça, Allâh’a koştukça kaygılar yok oluyor. Tek bir korku lâzım bize:

Genel Yayın Yönetmeni M. Ali Eşmeli; İslâm dünyasındaki perişan ahvalden, neslin yaşadığı bozulmalara ve Efendimiz’e atılan iftiralara kadar her problemin süte su karıştırmakla başladığını ifade ederek, bu temsili şöyle izah etti:

Hakikate bahaneler, ikna edici gerekçeler karıştırmamalı... Allah korkusunun önüne dünyevî kaygıları geçirmemeli...

Çünkü; “Allah korkusu olmayan kalbe, dünyevî kaygılar hücum ediyor ve güçlü toplulukları bile yere seriyor.”

ÇARE: KATKISIZ, KATIŞIKSIZ O’NUN AHLÂKI...

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi; «Ancak Takvâ» başlıklı makalelerinde, gündemdeki İslâmofobi tartışmalarına da cevâben, İslâm’ın tek meşrû ve hak yorumunu, takvâyı, tasavvufu anlattı. Gerçekte batı, İslâm’ın nesinden korkuyor? Bilimin iki kutbu...

Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsından Sır ve Hikmet İncileri’nde ise; «Tek Yol İstikamet» mesajı var. İbâdet hayatında yaşanabilen beklentilere, vesveselere mühim cevaplar...

Yazarlarımız, korkuya; Kur’ânî, tasavvufî, edebî ve insanî açılardan yaklaştılar. Anlamsız korkuların üzerine gittiler. Takvâyı, haşyeti, havf-ı Yezdân’ı izah ettiler.

İbtidâî insanın tabiat korkusunu yendi, bilim ve teknoloji... Fakat modern insanın gerilimlerine çare olamadı. Kulelere tırmanıp, göğe nemrut gibi füzeler yollayan insanoğlu; Allah korkusunu kaybedince, insanlık duygusunu, merhamet hissini, vicdanın sesini de kaybetti.

Mehmet Mencet, İrfan Öztürk ve Ahmet Ziylan’ın hâtıraları, ailemizi tehdit eden endişeleri kaleme alan «kadın dosyası» bu ay dergimizde sizleri bekliyor.

Ve yüz akı şiirler... Yüreğin coşkusu kadar, Allah denince titreyen kalplerin korkusundan nebeân eden mısralar...

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.