Ebabil Kuşu Sivas'ta Bulundu

Sivas’ta buldukları kuşun Kur'ân'da adı geçen Ebabil kuşu olduğunu öğrenen vatandaşlar duruma inanmakta güçlük çekti.

Dünyanın en nadir kuşlarından biri olan, kendine has özellikleri ile halen esrarını koruyan Ebabil kuşu Sivas'ta bulundu. Ebabil kuşu neredeyse tüm ömrünü uçarak geçirdiği için yerde çok nadir görülüyor.  

Sivaslı Sami Gül, öğle namazının ardından Gaziosmanpaşa Camiî'nin bahçesinde hareketsiz duran bir kuş gördü. Kuşun susuz kaldığını düşünen Gül, eline aldığı kuşu su içmesi için bir fiskiyenin başına getirdi. Gül, kuşun kendinden kaçmaması, sağlıklı olmasına rağmen tepki vermemesine bir hayli şaşırdı.

Kuşun cinsinin Ebabil olduğu anlaşılınca ise inanmakta güçlük çekti. Ebabil kuşunu görenlerin bir yıl boyunca sıkıntı yaşamayacağı söylentisini bilenler kuşun yanına gelerek, ona dokunarak incelediler.

Sami Gül, "Namazdan çıktığımda kuş bahçede ağaçların arasında yatıyordu. Su içmesi için alıp buraya getirdim. Ebabil kuşu olduğunu öğrendik. Bu kuş genelde hep havada olurmuş. Yere indiklerinde bir daha uçmazlarmış" dedi.

ÖMRÜNÜ UÇARAK GEÇİRİYOR

Ebabil kuşları diğer kuşlardan farklı olarak tüm ömürlerini uçarak geçiriyor. Sadece üremek için yere konuyorlar ve bir daha havalanmıyorlar. Kendilerine has kanat yapısı uçarken aynı zamanda uyumalarını sağlıyor. Tam canlı türlerinden kaçtıkları için nadir görülürler. Halk arasında Ebabil kuşu görenlerin o yıl hiçbir sıkıntı yaşamayacaklarına inanılıyor.

KUR'AN'DA ADI GEÇİYOR

Ebabil kuşu Kur'ân-ı Kerim'de adından söz edilen ender kuşlardan bir tanesi. 570 yılında Yemen Valisi Ebrehe, Kabe'yi yıkmak için fil ordusu ile Kâbe'ye hareket eder. Kâbe'nin girişinde Ebabil kuşlarından oluşan sürü gagaları ile taşıdıkları taşları fil sürüsünün üzerine bırakır. Ebrehe'nin fil ordusu atılan taşlarla yenik düşer. Fil Suresi'nde de bu olay anlatılmaktadır.

Kaynak: İHA

FİL SURESİ TEFSİRİ

https://www.islamveihsan.com/fil-suresi-tefsiri.html

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Oysa bu kuşlar şanlıurfanın Ceylanpınar ilçesinde her sene mevcut haber yapmak istemiş ya BASIN elbette saftirik insanlara hep yeni bir şey bulmui havası katarak sunmuşlar ayıp ayıp...

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.