Dürre Binti Ebû Leheb (r.anha) Kimdir?

 Dürre binti Ebû Leheb radıyallahu anha Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin amca kızı…

Hak ve hakikattan uzak, zulumat dolu şirk toplumu içerisinde, karanlık bir ortamda yetişmesine rağmen İslâm’ın ilk yıllarında Kur’an nuruna koşan bahtiyar bir hanım sahabi!... Dikenler arasında yetişen bir gül!...

O, Mekkeli olup Kureyş kabilesine mensuptur. Hayatı boyunca Allah Rasulüne düşmanlık yapan bir evde doğup büyüdü. Babası ve annesi, İslâm’ın azılı düşmanı Ebu Leheb ile Ümmü Cemil’dir.

DİKENLER ARASINDA YETİŞEN GÜL

O, putperest ve müşrik bir ortamda yetişmesine, kendisi ve karısı aleyhinde müstakil bir sûre inen bir kimsenin kızı olmasına rağmen İslâm’ı daha ilk yıllarda Mekke’de iken kabul etti. O, dikenler arasında yetişen bir gül oldu.

Dürre (r.anha) ilk evliliğini Abdi Menaf oğulları kabilesinden Hâris ibni Âmir ibni Nevfel ile yaptı. Bu evlilikten, Ukbe, Velid ve Ebû Müslim adlı üç oğlu oldu. Kocası , Bedir’de müşrikler safında savaşırken öldürüldü. Bunu fırsat bildi ve  Medine’ye hicret etti.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize beyat eden hanımlar arasında yer alan Dürre (r.anha) muhacir olarak Râfi ibni Mualla ez-Zürakî (r.a)’ın evinde misafir kaldı. Daha sonra Dıhye ibni Halîfe el-Kelbî (r.a) ile evlendi.

Dürre (r.anha) şefkat ve merhamet sahibi, yufka yürekli, hassas gönüllü bir hanımdı. Allah ve Rasülüne muhabbeti ve teslimiyeti tamdı. Fakirlere yemek yedirmeyi çok severdi. Bir defasında Züreykli kadınlar onun gönlünü incitecek bir harekette bulunmuşlardı. Onu babasından dolayı kınamışlardı. Ona şöyle söylemişlerdi:

“- Sen Aziz ve Celil olan Allah’ın, hakkında Tebbet suresini indirdiği, “Ebu Leheb’in eli kurusun, kurudu da” dediği bir adamın kızısın. Hicretin sana ne faydası var?” dediler.

Dürre (r.anha) akıllı, zeki , onurlu ve kendine güvenli bir hanımdı. Züreykli kadınların bu sözleri onu rahatsız etti.

Nesebinden dolayı kınamaları ve hicretinin makbul olmayacağına dair sözleri zihnini meşgul etti. Gönlünü ve zihnini tırmalayan bu vesveseden kurtulmak için Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Efendimize sormağa karar verdi.

Bir öğle sıcağında, kalbi buruk bir vaziyette Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin huzuruna  geldi. Kadınlar arasında geçen hadiseyi ve kendisine söylenen sözleri nakletti ve:

“-Ya Rasulallah! Kâfirler benden başka çocuk doğurmadı mı?” diye sitemkâr bir şekilde konuşmaya başladı.

İki Cihan Güneşi Efendimiz: “ O da ne söz!”  buyurdu.

Dürre (r.anha) konuşmasına devam ederek:

“- Ya Rasulallah! Medineli hanımlar anne ve babamdan dolayı bana eziyet veriyorlar. Onların müşrikliğini öne sürerek beni kınıyorlar. Bana İslâm düşmanının kızı nazarıyla bakıyorlar”dedi.

Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz Müslüman hanımlarının bu şekildeki davranış ve tavırlarına çok üzüldü. Onun gönlünü almak ve bir yanlışı düzeltmek üzere Dürre (r.anha)’ya mescidin bir köşesini göstererek “buraya otur” buyurdu. Sonra cemaate öğle namazını kıldırdı. Peşinden minbere çıkıp şöyle bir hitabede bulundu:

“- Ey İnsanlar! Sizin nesebiniz var da benim yok mu? Bazı kimseler beni, niçin soyum ve akrabalarımdan dolayı incitiyorlar. Dürre benim amcamın kızıdır. Onun hakkında hiç kimse hayırdan başka bir şey söylemesin!

Haberiniz olsun, kim benim soyumdan gelenleri ve akrabalarımı incitirse beni incitmiş olur. Kim de beni incitirse Allah’ı incitmiş olur. Diriler ölen yakınları yüzünden rahatsız edilmezler” buyurarak ikazlarda bulundu. ( Üsdü’l-gâbe, I , 1347; İsabe, VII, 634-635; Taberânî , Kebîr, XXIV , 257 )

ŞAİR RUHLU HANIM

Dürre (r.anha) şair ruhlu bir hanımdı. İlim meclislerini severdi. Sohbetlerinden istifade için Annelerimizi  sık ziyaret ederdi. Hâne-i saadete de rahat girip çıkabilirdi.Başından geçen bir hatırasını şöyle nakleder:

Bir gün Hazreti Âişe radıyallahu anha annemizin yanında oturuyordum. Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem efendimiz yanımıza çıka geldi.

Abdest almak için su aradı. Âişe (r.anha) annemizle beraber su testisini getirmek için hemen kalktık. Ben elimi çabuk tuttum ve su testisini kapıp Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’e getirdim. Bana doğru baktı ve: “ Sen benden ben de sendenim” buyurarak iltifatta bulundu. (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, VI, 68, 431)

İNSANLARIN EN HAYIRLISI KİMDİR?

Dürre (r.anha) ilm sevdalısı bir hanımdı. Yeni şeyler öğrenmek için gayret ederdi. Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizden birkaç tane hadis-i şerif rivayet etmiştir. Bir tanesi şudur:

Dürre binti Ebi Leheb radıyallahu anha’dan:

Bir adam Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem minberde iken;

“-Ya Rasulallah! İnsanların en hayırlısı kimdir?” diye sordu.

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“- İnsanların en hayırlısı, Kur’an’ı çok okuyan, Allah’tan çok korkan, takva üzere hayat süren, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran ve sıla-i rahmi çok yapandır” diye cevap verdi. (Ahmed ibni Hanbel, Müsned, VI, 432)

Dürre radıyallahu anha’nın nerede ve ne zaman vefat ettiği bilinmemektedir. Allah ondan razı olsun. Rabbimiz cümlemizi şefaatlerine nâil eylesin. Âmin.

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 275, Ocak 2009

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.