Dünyada Ruh Sağlığı Hastalıkları Artıyor

Uzmanlar tarafından yapılan bir araştırmada dünyanın her ülkesinde ruh sağlığı bozukluklarında artış olduğu tespit edildi.

Yapılan bir araştırmada dünyanın her ülkesinde ruh sağlığı bozukluklarında artış olduğu ve eğer toplu bir önlem alınmazsa bunun 2010 ile 2030 arasında küresel ekonomiye maliyetinin 16 trilyon doları bulabileceği açıklandı.

Psikiyatri, halk sağlığı ve nörobilim alanında 28 küresel uzman ile hastalar ve savunucu grupları tarafından hazırlanan Lancet Komisyonu raporunda, ruh sağlığı konusunda dünya çapında büyüyen krizin insanlar, toplumlar ve ekonomiler üzerinde kalıcı zararlara yol açabileceği vurgulandı.

Raporun başyazarı Harward Tıp Okulundan Profesör Vikram Patel, maliyetlerin bir kısmının doğrudan sağlık hizmetleri, ilaç ve terapilerinden oluşacağını belirterek, çoğunun ise üretkenlik kaybı, sosyal refah, eğitim ile yasa ve düzene harcama gibi dolaylı yollardan olacağını kaydetti.

Patel, son 25 yılda ruh sağlığı rahatsızlıklarının toplumların gittikçe yaşlanması nedeniyle "çarpıcı şekilde" arttığına işaret ederek, "Durum, aşırı derecede vahim ama hiçbir ülke bu konuda yeterince yatırım yapmıyor. İnsanlarda ruh sağlığı kadar başka hiçbir sağlık durumu ihmal edilmedi." diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan tahminlerde, dünya çapında yaklaşık 300 milyon insanın depresyon, 50 milyon insanın bunama yaşadığı, 23 milyon insanın şizofren ve 60 milyonun da bipolar bozukluğu rahatsızlığından etkilendiği kaydedildi.

Lancet raporunun bu hafta Londra’da ilk defa bakanlar düzeyinde gerçekleştirilecek olan ruh sağlığı zirvesi öncesi yayınlanması dikkati çekti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.