Dualar Nasıl Kabul Olur?

Kur'an bizlere ettiğimiz duanın nasıl kabul göreceğini söylüyor...

“Bana dua edince Ben, o dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da Benim davetime icâbet etsinler ve Bana iman etsinler ki, doğru yola ulaşmış olsunlar.” (Bakara 186)

Rabbimizden bizi dosdoğru yola iletmesini istiyoruz.

Rabbimiz de bize, Kitab gönderdiğini ve hayır / şer olarak iki yolu açıkladığını bildiriyor.

İnsanların duası:

“Bizi dosdoğru yola ilet.” (Fatiha 6)

Allah’ın cevabı:

“Bu, doğruluğu şüphe götürmeyen ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlara yol gösteren Kitap’ tır.” (Bakara 2)

“Biz ona “ iki yol - iki amaç ” gösterdik.” (Beled 10)

Rabbimizden yardım diliyoruz.

Rabbimiz de kendi dinine yardım etmemizi, sabır ve namazla yardım istememizi, ibadet etmemizi öğütlüyor.

İnsanların duası:

“Ya Rabbi! Yalnız Sana ibadet ederiz, yalnız Sen’ den yardım dileriz.” (Fatiha 5)

Allah’ın cevabı:

“Elbette ki Allah kendi dinine yardım edenlere yardım eder.” (Hac 40)

“Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin.”

(Bakara 153)

“Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım.” (Bakara 152)

Rabbimizden ayaklarımızı yolunda sabit kılmasını taleb ediyoruz.

Rabbimiz de kendi dinine yardım edersek ayaklarımızı sabit kılacağını bildiriyor.

İnsanların duası:

“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla ; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl ; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!” (Âl – i İmran 147)

Allah’ın cevabı:

“Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar.” (Muhammed 7)

Rabbimizden iyilerle beraberken canımızı alması için dua ediyoruz.

Rabbimiz de sâdıklarla birlikte olursak bu neticeyi vereceğini bildiriyor.

İnsanların duası:

“Ve bizleri sâlih kullar ile beraber öldür.” (Âl – i İmran 193)

Allah’ın cevabı:

“Ey imân edenler! Allah’ dan korkun ve sâdıklar ile beraber olun.” (Tevbe 119)

Rabbimizden kusurlarımızı örtmesini bekliyoruz.

Rabbimiz de kendisine iman etmemizi, salih amel işlememizi istiyor. Yolunda hicret edenlerin, uğrunda yurtlarından çıkarılanların, yolunda işkenceye uğrayanların, cihad edenlerin ve şehid olanların da kusurları örtülecektir. Büyük günahlardan sakınmak da kusurların örtülmesine vesiledir. Büyük günahlardan sakınmak için de namazı dosdoğru kılmamız gerektiğini Rabbimiz bildiriyor. Samimi bir tevbe ile Allah’a dönmenin ve Allah’a karşı gelmekten sakınmanın da kusurların örtülmesine birer vesile olduğunu Rabbimiz bildiriyor.

İnsanların duası:

“Artık günahlarımızı mağfiret buyur ve kusurlarımızı ört.” (Âl–i İmran 193)

Allah’ın cevabı:

“Kim, Allah’a inanır ve salih amel işlerse ; Allah onun kötülüklerini örter ve onu, altından ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları cennetlere sokar.” (Teğâbun 9)

“Benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, yolumda işkenceye uğrayanların, savaşanların ve bu uğurda öldürülenlerin kusurlarını örteceğim.” (Âl–i İmran 195)

“Eğer siz, yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, diğer kusurlarınızı örter, sizi güzel bir makama koyarız.” (Nisa 31)

“Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (Ankebut 45)

“Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter.” (Tahrim 8 )

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size hakkı batıldan ayırd edecek bir anlayış verir ve günahlarınızı örter, sizi bağışlar.” (Enfal 29)

Rabbimizden bizi cehennem azabından korumasını istiyoruz.

Rabbimiz, bizden Kendisine ve Resulüne iman etmemizi, mallarımızla ve canlarımızla yolunda cihad etmemizi istiyor. İmanla beraber şükretmemiz gerektiğini de bizden istiyor. Rabbimiz şükretmeyi, kendisine karşı gelmekten sakınmamız olarak tarif ediyor. İman etmenin ise sadece dille “iman ettik” demek olmadığını bildiriyor Rabbimiz bize.

İnsanların duası:

“Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!” (Bakara 20)

Allah’ın cevabı:

“Ey iman edenler! Sizi acı bir azabdan kurtaracak ticareti göstereyim mi ? Allah’a ve Resûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz.” (Saf 10 – 11)

“Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin!” (Nisa 147)

“Öyle ise, Allah’tan sakının ki O’na şükretmiş olasınız.” (Âl–i İmran 123)

“İnsanlar, “İman ettik” demeleriyle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar ?” (Ankebut 2)

Rabbimizden kâfirler topluluğuna karşı yardımını istiyoruz.

Rabbimiz de kâfirlerle savaşmamızı isterken, onların cezasını bizim ellerimizle vereceğini bize bildiriyor. Bunun için ise tedbir almamızı, gücümüzün yettiği kadar her çeşit kuvvet temin etmemizi yine Rabbimiz bizden istiyor.

İnsanların duası:

“Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!” (Bakara 286)

Allah’ın cevabı:

“Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve onları rezil ve rüsvâ etsin, yardımıyla sizi onlara karşı muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın.” (Tevbe 14)

“Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın. (Nisâ 71) “Siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah’ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca Allah’ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfal 60)

Rabbimizden bize merhamet rahmet etmesini taleb ediyoruz.

Rabbimiz, iman etmemizi, gerektiğinde hicret etmemizi, kendi yolunda cihad etmemizi, kendisine karşı gelmekten sakınmamızı, namazı dosdoğru kılmamızı, zekatı vermemizi, âyetlerine inanmamızı, Kur’an’a uymamızı, Resulullah’a itaat etmemizi bizden istiyor.

İnsanların duası:

“Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi affet; bize merhamet et! Sen, merhametlilerin en hayırlısısın.” (Mü’minun 109)

Allah’ın cevabı:

“İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah’ın rahmetini umabilirler.” (Bakara 218)

“Rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.” (A’raf 156)

“İşte bu, bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Buna uyun ve Allah’tan korkun ki size merhamet edilsin.” (En’âm 155)

“Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber’e itaat edin ki merhamet göresiniz.” (Nur 56)

Rabbimizden kıyamet günü bizi rezil etmemesi için dua ediyoruz.

Rabbimiz de bizden Resulullah ile beraber olmamızı, Allah ve Resulüne karşı gelmememizi öğüt veriyor.

İnsanların duası:

“Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vaad ettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil – rüsvâ etme; şüphesiz sen vaadinden caymazsın!” (Âl–i İmran 194)

Allah’ın cevabı:

“O gün, Allah; peygamberini ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacak.” (Tahrim 8 )

“Bilmiyorlar mı ki, kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, ona muhakkak ki içinde ebedi kalınacak cehennem ateşi vardır. İşte rüsvâlığın büyüğü de budur.” (Tevbe 63)

Şeytanların şerrinden Rabbimize sığınıyoruz.

Rabbimiz de bize, şeytanın adımlarını takib etmemek gerektiğini, şeytanı düşman bellememizi ve ihlaslı olmamızı öğütlüyor.

İnsanların duası:

“De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, pusuya çekilen cin ve insan şeytanlarının şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine, insanların İlâhına sığınırım!” (Nas 1 – 6)

Allah’ın cevabı:

“Ey insanlar, yeryüzünde olan şeyleri helâl ve temiz olarak yiyin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Gerçekte o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara 168)

“İblis şöyle dedi: “Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır. ” (Hicr 39 – 40)

Kaynak: Oğuz Bakar, Altınoluk Dergisi, 2009 - Haziran, Sayı: 280, Sayfa: 010

HASTALARA ŞİFA VEREN DUALAR

https://www.islamveihsan.com/hastalara-sifa-veren-dualar.html

BENZER HABERLER

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.