Dua Nasıl Edilmelidir?

Dua nasıl edilmelidir? Peygamber (s.a.s.) Efendimiz duanın nasıl yapılması gerektiğini anlatıyor.

Duanın nasıl yapılması gerektiğine dâir bazı rivayetler vardır.

DUA NASIL EDİLMELİDİR?

Bunlardan birinde şöyle denir:

Resûlullah (s.a.v), bir kişinin namazda Allah Teâlâ’ya hamd ü senâda bulunmadan ve Peygamber Efendimiz’e salavât getirmeden dua ettiğini duymuştu. Bunun üzerine:

“–Şu adam acele etti!” buyurdu. Sonra onu çağırıp:

“–Sizden biriniz namaz kıldığı vakit, önce Rabbini tâzim ve se­nâ etsin, sonra Peygamber’e salavât getirsin, bundan sonra da istediği şekilde dua etsin!” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Vitir, 23/1481)

İnsan, dua ederken gönlünü Allah’a vermeli, tam bir zihin uyanıklığı içinde, tüm himmetini toplayarak ve ısrarlı bir şekilde istemelidir. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyururlar:

Allah’a duayı, şartlarına riâyet ederek ve size icabet edeceğinden emin olarak yapın! Şunu bilin ki Allah Teâlâ, ne istediğini ve kime dua ettiğini bilmeyen gâfil ve ciddiyetsiz bir kalbin duasına icâbet etmez.” (Tirmizî, Deavât, 65/3479)

Mü’min, büyük bir tevâzû ile herkesten çok kendisinin mağfirete ve rahmet-i ilâhiyeye muhtaç olduğunu düşünüp evvelâ kendisine, sonra da yakından uzağa doğru diğer insanlara dua etmelidir. Nitekim Resûlullah (s.a.v) birisine dua edeceği zaman, önce kendisine dua ederek başlardı. (Tirmizî, Deavât, 10/3385)

Duanın kabul edilmesi için en mühim şartlardan biri de helâl gıda ile beslenmek ve hayatı helal mal ile idame ettirmektir. (Müs­lim, Ze­kat, 65)

DUA KAÇ ŞEKİLDE KABUL OLUR?

Duanın kabulü birkaç türlü olabilir. Bir defasında Resûlullah (s.a.v):

“Bir Müslüman dua eder de, günah bir şeyi istemez veya akrabası ile alâkasını kesmeyi arzu etmezse, Allah ona şu üç şeyden birini mutlaka lutfeder: Ya dileğini hemen yerine getirir, ya isteğini onun için âhirete saklar veya duası nisbetinde bazı kötülükleri ondan uzaklaştırır” buyurmuştu. Efendimiz’in bu sözü üzerine, orada bulunanlardan biri:

“–O takdirde biz Allah’tan çok şey isteriz!” deyince Resûl-i Ekrem (s.a.v):

“–Allah’ın lûtfu, sizin istediğiniz şeylerden daha çok ve geniştir” buyurdu. (Ahmed, III, 18; Tirmizî, Deavât, 115/3573; 9/3381)

Duanın belâları defettiğini ifade eden bir hadis-i şerif de şöyledir:

“Mallarınızı zekâtla koruyunuz; hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz; belâlara karşı da dualarınızı hazırlayınız!” (Ebû Nuaym, Hilyet, II, 10; IV, 237)

Yapılan duaların günahlara keffaret olduğu da bildirilmiştir. (Muvatta’, Kur’ân, 36)

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

DUA NASIL EDİLİR?

Dua Nasıl Edilir?

DUA NEDİR? DUANIN ÖNEMİ NEDİR?

Dua Nedir? Duanın Önemi Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.