Diz Ağrısıyla İlgili Doğru Bilinen 7 Yanlış

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Alper Kaya, menisküs hakkında doğru bilinen yanlışlara açıklık getirdi.

Diz ağrısı hayatı kabusa çeviren çok önemli bir sağlık sorunu… Hele bir de menisküs yırtığı ya da yaralanması sonucu oluşup kronik hale geldiyse iş iyice içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Bu durumda doğru tedaviyi bulup bu sorundan kurtulabilmek çok önemli. Çünkü menisküs sorunları birçok insanın yaşadığı bir sorun olduğu için elbette ki herkesin bu konuda bir fikri bulunuyor. Doğru ya da yanlış bu görüşler de herkesin kafasını karıştırıyor.

Menisküs hakkında doğru bilinen 7 yanlış ise şöyle:

1- MENİSKÜS SADECE ZORLANMA SONUCU ORTAYA ÇIKIYOR

Menisküs yırtıkları genelde iki şekilde görülüyor. Birincisi düşme, çarpma, dizin   dönmesi, spor yaralanmaları, kayak yaralanmaları gibi nedenlerle oluşan travmatik yaralanmalar. Bu durumlarda doku aniden yırtılıyor. Diğeri ise aşınmaya bağlı yırtıklardır ki daha çok ileri yaşlarda menisküs dokusunun aşınması ve basit travma veya zorlanmalarla oluşabiliyor. Ancak zaman zaman hiç zorlanma olmaksızın bile menisküs kendiliğinden yırtılabiliyor.

2- MENİSKÜS SPORCU HASTALIĞIDIR

Menisküs genelde sporcular ve spor yapanlarda yaşanan bir sorun olsa da her yaşta ve kadın- erkek herkeste ortaya çıkabilen bir sorundur.

3- MENİSKÜSTE HER ZAMAN ŞİDDETLİ AĞRI YAŞANIYOR

Menisküs yırtığı, bir travma sonucu aniden oluştuysa hastada ağrı, dizde şişlik, takılma hissi, kilitlenme ve hareket kısıtlılığı gibi şikayetler yaşanıyor.  Ancak aşınmaya bağlı ve daha yavaş oluşan yırtıklarda ise daha uzun süreli, hafif başlayıp giderek artan ağrı, hareket kısıtlılığı, merdivende ve oturup kalkmakta zorluklar ve yine takılma, kilitlenme gibi şikayetler görülebiliyor.

4- MENİSKÜSTEN KORUNMAK MÜMKÜN DEĞİL

Diz çevresi kasları güçlendiren egzersizler yapmak, dizi zorlayıcı hareket ve aktivitelerden kaçınmak, kilo almamak, sportif aktiviteler öncesi yeterli ısınma yapmak menisküs yırtıklarından korunmak için etkili olabilecek önlemler arasında yer alıyor.

5- MENİSKÜSÜN TEK TEDAVİSİ CERRAHİDİR

Menisküsün tek bir tedavi yöntemi yok. Her hastanın kendi özelinde değerlendirilmesi gerekiyor. Tedavi kararı hastanın yaşı, yırtığın yeri ve şekli, şikayetlerin düzeyi ve günlük hayatı etkileme miktarı, hastanın aktivite ve beklentilerine göre veriliyor. Bu noktalar dikkate alındığında ilaç, egzersiz, fizik tedavi, PRP enjeksiyonu ve cerrahi tedavi gibi farklı tedavi seçenekleri  karşımıza çıkıyor.

6- MENİSKÜS AMELİYATINI NE KADAR GEÇ OLURSAN O KADAR İYİ

Elbette her insan en basit ve etkili tedavi yöntemini seçmeye çalışıyor. Ancak yırtığın iyileşme ihtimalinin olmadığı veya diğer yöntemlerle düzelme görülmeyen durumlarda ameliyattan ısrarla kaçınmak yırtığın büyümesine, yırtık kısımların hareket etmesinden dolayı dizde kilitlenme ve hareket kısıtlılığına, kıkırdağın mekanik etkiyle giderek bozulmasına yol açabiliyor. Bu yüzden hekiminizin değerlendirmesini dikkate almalı ve ameliyat gerektiren bir yırtık varsa ötelemekten kaçınmalısınız. Eğer dikilebilir bir menisküs yırtığı varsa ilk altı haftada ameliyat edildiğinde iyileşme olasılığının daha yüksek olduğu da bilinen bir bilimsel gerçek.

7- AMELİYATTAN SONRA HASTA UZUN SÜRE SOSYAL HAYATINA DÖNEMİYOR

Ameliyat günümüzde artroskopik (kapalı) yöntemle yapıldığı için uzun süren yara iyileşmesi, uzun süre hastane yatışı gibi süreci zorlaştıran etkenler içermiyor. Genellikle hasta ameliyatın ertesi günü taburcu ediliyor. Sadece iki-üç delikten ameliyat yapılabildiği için yaralar kolayca iyileşiyor ve hareketlere hemen başlanabiliyor.

Eğer yırtık kısım çıkarılmışsa ameliyat sonrası dönemde ciddi bir kısıtlama gerekmiyor. Hasta kısa sürede günlük hayatına geri dönebiliyor. Eğer menisküs yırtığına dikiş uygulanırsa yaklaşık üç-dört hafta süreyle dize yük vermeden koltuk değneği desteği ile yürümek, kas gücü ve eklem hareketlerini kaybetmemek için fizik tedavi ve ev egzersizleri uygulamak gerekiyor. Sonrasında ise hasta günlük yaşam aktivitelerine ve işine dönmüş oluyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.