Diyanet Vakfı Uluslararası İyilik Ödülleri

Türkiye Diyanet Vakfı 12 Mart 2017 tarihinde üçüncüsünü düzenleyeceği Uluslararası İyilik Ödülleri töreni öncesi, iyiliğe katkıda bulanan iyilik hikâyelerini almaya başladı.

TDV Genel Müdürü Mustafa Tutkun, “Yeryüzünde iyilik egemen oluncaya kadar” sloganıyla 41 yıldır dünyanın pek çok bölgesinde hayrın ve iyiliğin eli olduklarını, iyiliğin toplumun her alanında yayılmasına katkıda bulunmak istediklerini söyledi.

İyilik için yaşamayı varoluş sebebi olarak gören Türkiye Diyanet Vakfı olarak iyiliği yaymak, iyiye olan farkındalığı artırmak için iyilik hikâyelerini ödüllendirdiklerini ifade eden Tutkun, “Bir iyiliği duyurmanın, anlatmanın, aktarmanın birçok insanı iyilik yapmaya teşvik edeceği düşüncesinden hareketle Uluslararası İyilik Ödülleri programı düzenliyoruz” dedi.

Uluslararası İyilik Ödüllerinin ilk olarak 2015 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından başlatıldığını ve bugüne kadar pek çok iyilik hikâyesini gün yüzüne çıkardıklarını ifade eden Tutkun, bu yılda iyiliği ödüllendireceklerini ve 16 Aralık 2016 tarihine kadar iyilik hikâyeleri başvurularını alacaklarını kaydetti.

Dünyaya ve yaşadığı toplumlara örnek olabilecek yaşanmış iyilik hikâyelerini ön plana çıkarmak istediklerini ifade eden Mustafa Tutkun şöyle konuştu;

“2016 yılı içerisinde Türkiye Diyanet Vakfı Şubeleri üzerinden bize ulaşan, vatandaşlarımızın önerisi, basından ve sosyal medyadan tespit ettiğimiz bin 100 hikayenin arasından ön plana çıkan yaşanmış iyilik hikayelerine ödül verdik. Bu hikayelerde başta kendi ülkemizden olmak üzere, Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Balkanlara, Amerika’dan Uzakdoğu’ya kadar bir çok iyilik sahibini gün yüzüne çıkarmak istedik. Ödüller Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından katılımcılara takdim edildi. Elbette her iyilik değerlidir, burada asıl amacımız ülkemize ve yaşadığımız dünyamıza bir mesaj vermek, örnek iyilikler göstermek, ufak bir iyiliğin nasıl milyonlarca kişinin umuduna dönüştüğünü anlatabilmek. Bu yılda yine aynı şekilde ülkemiz ve dünyanın pek çok bölgesinden iyilik sahiplerini ödül vermek istiyoruz. Hikâyelerimiz Diyanet İşleri Başkanlığımız ve vakfımızın merkez ve taşra teşkilatlarının yanı sıra Diyanet İşleri Başkanlığı yurt dışı teşkilatları ve yurtdışı paydaşlarımız yardımıyla da toplanıp bize ulaştırılacak. Bize ulaşan hikâyeler vakfımızda oluşturulan komisyonla değerlendirilecek” dedi.

Uluslararası İyilik Ödülleri Programını önemsediklerini ifade eden Tutkun, “Dünyada ve yaşadığı toplumda çığır açan, bireyleri harekete geçiren, çevresine ilham veren, farklı dil ve kültürde yaşayan insanları güzellikte bir araya getiren, yaratanın hatırına tüm yaratılmışları koruyan ve kuşatan iyiliklerin konu olduğu yaşanmış hikâyeleri 16 Aralık 2016 tarihine kadar iyilikodulleri@diyanetvakfi.org.tr adresine ulaştırılmasını bekliyoruz.  Bize gönderilecek  ‘Yaşanmış İyilik Hikâyeleri’ Komisyonumuz tarafından hassasiyetle değerlendirilerek, uygun görülenlere 12 Mart 2017 Pazar günü yapılacak törende değerli katılımcıların huzurunda ödülleri takdim edilecektir” diye konuştu.

Mustafa Tutkun, Uluslararası İyilik Ödülleri hakkında detaylı bilgiye ve örnek iyilik hikâyelerine www.uluslararasiiyilikodulleri.com adresinden ulaşılabileceğini kaydetti

Kaynak: diyanetvakfi.org.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.