Diyanet Bu Toplumun Kardeşlik Harcıdır

Hatay’da din görevlileri ile bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Diyanet İşleri Başkanlığı bu toplumun kardeşlik harcıdır” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Hatay’da bölgede görev yapan din görevlileri ile bir araya geldi.

Hatay Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda bir konuşma yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Türkiye’nin her şehrinde bir peygamberin kokusu, bir sahabenin ayak izleri, bir Allah dostunun hikmeti, hak ve hakikat peşinden koşan nice örnek insanların hikâyesi olduğuna işaret ederek Hatay’ın da böyle bir il olduğunu kaydetti.

Başkan Erbaş, Diyanet’in milletimizin ve tüm insanlığın geleceğine hizmet etme gayreti içerisinde olduğuna vurgu yaparak, “Diyanet İşleri Başkanlığı bu toplumun kardeşlik harcıdır. Dostluk mayasıdır. Milletimizin göz bebeği bir teşkilattır” dedi.

Diyanet’in halkın en çok güvendiği ve sahiplendiği kurum olduğunu anlatan Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Aziz milletimiz camilerden Kur’an kurslarına, yaptığımız hizmetlerin en büyük destekçisi olmuştur. Bizler her türlü siyasi, ideolojik görüşün üstünde, hiçbir mezhep-meşrep ayrımı yapmadan bütün halkımıza hizmet etmek zorundayız.”

Başkan Erbaş, dünyanın, sadece hakikat adına, hiçbir karşılık beklemeden hakkın peşinden koşan insanlara ihtiyacı olduğunu söyledi.

Ülkemizin insanlığın vicdanı, huzuru, umudu olmuş medeniyetlere ev sahipliği yapan bir coğrafya olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “ Bu coğrafyanın tarihinin, hafızasının, medeniyetinin, huzurunun, hikâyesinin, sanatının, şiirinin özünde, mayasında İslam var. Yani İslam’ı dışarda tuttuğumuzda bu coğrafyada hikmet, merhamet, birlik, kardeşlik, estetik adına elimizde hiçbir şey kalmayacaktır” diye konuştu.

Başkan Erbaş, medeniyetimizin iki büyük ölçüsünün Kuran-ı Kerim ve Sünneti seniyye olduğunu ifade ederek, “Hepimize düşen bu iki ölçüyü kuşanmak ve bu topraklardan yedi kıtaya yeniden ilim, hikmet, sevgi ve muhabbet taşımaktır” ifadelerini kullandı.

Coğrafyamızın, ümmetin ve insanlığın yaşadığı sorunlara değinen Başkan Erbaş şunları söyledi;

“Sorunları ancak İslam’ın bilgi ve hikmete dayalı üstün ahlakıyla çözebiliriz”

Bugün bölgemizin, İslam coğrafyasının ve bütün yeryüzünün çok ciddi sorunları var. Dünyamız, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Etnik kavgalar, mezhepsel gerginlikler, terör, taşeron örgütler, zorba iktidarlar ve bu sarmalın içinde yorgun düşmüş, çaresiz, yoksul, acı ve gözyaşı içinde yaşayan insanlar. Ümmet olarak Müslümanların ciddi sıkıntıları var. Dünya insanının büyük bir kısmı kendini huzur ve güven içinde görmüyor ve geleceğe umutla bakamıyor. İster bireysel, ister bölgesel, ister küresel olsun yaşanan bütün sorunları ancak İslam’ın bilgi ve hikmete dayalı üstün ahlakı ve bakışıyla çözebiliriz.

“Emperyalistlerden bu coğrafyaya iyilik beklemek bir aldanıştır”

Emperyalistlerden bu coğrafyaya iyilik beklemek bir aldanıştır. Zira sorunun en büyük sebebi zaten onların varlığıdır. Emperyalistlerin kuklası taşeron yapılar ve örgütler de bu topraklara kan ve gözyaşından başka bir şey bırakmamıştır. Çözüm; farklılıkların bir arada yaşamasının en güzel örneklerini barındıran bu coğrafyayı kendi değerleri ile buluşturmaktır. Bunu yapacak olan ise bizleriz. Bu topluluk milletin ümmetin ve insanlığın umududur.

“Önceliğimiz inancımız, kulluğumuz ve insanlığın huzurudur”

Sizler Peygamber mirasını omuzlamış, hakikatin sorumluluğunu yüklenmiş, gönül insanlarısınız. Onun için din gönüllüleri kavramını kullanıyoruz. Bizim önceliğimiz, Rabbimize, milletimize, insanlığa karşı sorumluluğumuzdur. İnancımızdır. Kulluğumuzdur. İnsanlığın huzurudur. Adaletin, merhametin, güzel ahlakın yaygınlaşmasıdır. Bu şuur ve gaye; çalışmalarımızı, kazancımızı, hayatımızı bereketli kılacaktır.

“Bizim derdimiz insanlığın derdidir”

Bizim derdimiz insanlığın derdidir. Bugün mahallemizde, şehrimizde, bölgemizde, ülkemizde, Rabbini ve Peygamberini tanımadığı için yolunu ve huzuru bulamayan tek kişi varsa kendimizi bundan sorumlu hissederiz. Bizim, bir mümin olarak erdem ve güzel ahlakın yaygınlaşması ve yeryüzünün imarı için çalışmak iman ve kulluk görevimizdir. Aynı zamanda toplumu din konusunda aydınlatmak gayesiyle doğru bilgi ve yöntemle din hizmeti sunmak yasal sorumluluğumuzdur. Bu ulvi görevde hiç kimse kendini güçsüz ve zayıf göremez. Zira yolunda çalışanların yardımcısı Âlemlerin rabbi olan Allah’tır. Sonra beraberliğimiz, milletimiz ve teşkilatımızdır.

“Dinin ticari kaygılar için kullanılması büyük bir istismardır”

Bugün önemli sorunlar birisinin de İslam’ın birçok açıdan değişik isim, görüntü, tutum, davranış ve söylemlerle istismar edilmesi olduğuna dikkat çeken Başkan Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İslam’ın bütün hakikatlerinin nasıl tahrif edilerek istismar edildiğini ve ihanete alet edildiğini 15 Temmuz da gördük. DAEŞ, Boku Haram gibi yapılarda görüyoruz.

Dinin temel kaynaklarına ve akla aykırı, hakikatlerle örtüşmeyen bilgilerle vatandaşlarımızın dini duygularının yanlış yönlendirilmesi, istismardır. Din istismarıdır. Dinin ticari kaygılar için kullanılması ve menfaate alet edilmesi büyük bir istismardır.”

“Hakikati ortaya konulmayan her değer istismara açıktır”

Milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyen, barış ve huzuru bozan, ayrıştırıcı ve tefrikaya sebep olan anlayışların İslami olamayacağına işaret eden Başkan Erbaş, şu hususlara değindi:

“Başkanlık olarak insanlarımızın iyi niyet ve temiz duygularını istismar eden, onların üzerinden güç devşirerek planladıkları bazı kötü emellerine ulaşabilmek için dini söylemlerle ayetleri, sünneti nebeviyi, İslami hükümlerini tahrif edenler konusunda halkımızı uyarmaya devam edeceğiz. Bütün bu istismarların önüne geçmenin yegane yolu İslam’ın hakikatlerini ortaya koymak, sahih ve doğru bilgi ile insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Çünkü hakikati ortaya konulmayan her değer istismara açıktır.”

Toplantıya Diyanet İşleri Başkan Yardımcıları Osman Tıraşçı, Prof. Dr. Huriye Martı, Diyanet’in üst düzey yöneticileri ve çok sayıda din görevlisi katıldı.

Başkan Erbaş, roket saldırısında gazi olan din görevlisi ile görüştü

Başkan Erbaş, din görevlileri ile yapmış olduğu programın ardından 21 Ocak’ta Afrin’den Reyhanlı’ya atılan roketle yaralanan Hatay İl Müftülüğü personeli Yusuf Çebişli ile görüşerek geçmiş olsun dileklerini iletti.

Kaynak: diyanet.gov.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.