Dışarı Çıkınca Yine Üşüyeceğiz

Donma tehlikesiyle karşılaşan kalan evsizler, sokaklardan toplanarak getirildikleri barınaklarda kısa süreli de olsa sıcak bir yatakta hayal kurma fırsatı buldu.

Hava sıcaklığının aniden düşmesi nedeniyle doma tehlikesiyle karşı karşıya kalan evsizler, sokaklardan toplanarak getirildikleri barınaklarda kısa süreli de olsa sıcak bir yatakta hayal kurma fırsatı buldu.

EVSİZLERİN DRAMI

Hava sıcaklığının mevsim normallerinin altına düşmesi sonucu İzmir Büyükşehir Belediyesi Müyesser Turfan Güçsüzler Evi'nin 80 kişilik barınma kapasitesi yetmedi, Kültürpark'taki Uluslararası Fuar Alanı'nın 4 No'lu holü, yan yana sıralanan yataklarda evsizleri ağırlamaya başladı.

Tüm eşyaları yanlarında taşıdıkları poşetteki birkaç kıyafetten ibaret olan ve soğuk hava etkisini kaybedene kadar barınma olanağına kavuşan evsizler, birkaç günlüğüne de olsa sağlanan barınma ortamda hayallerini, pişmanlıklarını anlattı.

Çocukluğundan bu yana sokaklarda yaşadığını belirten 45 yaşındaki Ercan Gül, meslek sahibi olmadığını, hiç çalışmadığını ama artık çalışmak istediğini söyledi.

Şarkı söylediği mahalle esnafı ve sakinlerinin verdiği yemeklerle karnını doyurduğunu ancak soğuk kış aylarının zor geçtiğini belirten Gül, şunları anlattı:

"Bizi buraya getirdiler. Burası güzel ve sıcak yemekler var. Dışarı çıkınca yine üşüyeceğiz. Aslında belediyede çalışmak isterim, ne iş olsa da yaparım. Soğuk çok zor oluyor tabi. Ben bir evim olsun isterdim, evlenmek bile isterdim, iki çocuğum, güzel bir karım olurdu. Bir de şarkıcı olmak isterdim."

SOKAKTA ÖLMEKTEN KORKUYOR

Zabıta ekipleri tarafından iki gece önce fuar alanına getirilen 54 yaşındaki Arif Aksoy ise 2 çocuklu ve mutlu bir evliliği olan kaportacı ustası iken alkol ve uyuşturucu yüzünden hayatının dağıldığını anlattı.

Kötü alışkanlıkları bulunan ve bu nedenle hayatını kaybeden dayısının yanında hem alkole hem de uyuşturucuya bağımlı hale geldiğini söyleyen Aksoy, kaderlerinin dayısına benzemesinden, bir gece sokakta ölmekten korktuğunu dile getirdi.

Alkol ve uyuşturucu nedeniyle hapse düştüğünü, Foça Cezaevi'nden tahliye olduktan sonra hayatını bir daha toparlayamadığını, eşinden ve çocuklarından da ayrıldığını ifade eden Arif Aksoy, şöyle devam etti:

"İşler tersine döndü ama ben parklarda değil, Bayraklı'da yürüyen merdiven altında kalıyorum. İki çöpçü kadın beni buraya gelmeye ikna etti, sonra da gelip beni aldılar. Şimdi düşünüyorum da eskiye dönsem asla uyuşturucu kullanmazdım. İnsanlara öğüt verebilseydim, temiz dünyada temiz insan olarak yaşamalarını söylerdim. Ben alkole, uyuşturucuya sarıldım her şeyimi kaybettim, onlar yapmasınlar. Bundan sonra benim için bir şey değişmez, böyle gelmiş böyle gidecek."

EN ÇOK YATAĞINI SEVDİ

Fuar alanının 65 yaşındaki misafiri Orhan Nazlı, eskiden geceleme bedeli 10 lira olan Basmane semtindeki otellerde kaldığını, ancak artık parasının yetmediğini ifade etti. Çevrede esnafın desteğiyle hayatını sürdürdüğünü söyleyen Nazlı, şöyle konuştu:

"Birileri gömlek, pantolon veriyor. Bize acıyorlar, yemek veriyorlar. Kimse yemek vermezse aç kalırım. Çöplerin içinde de çok yattım. Şimdi soğuk oldu, bizi arabaya bindirip getirdiler, kayıt yaptılar, yatak verdiler, hamama götürdüler. Burası güzel bir yer hoşuma gitti. En çok yatağı sevdim, benim hiç rahat yatağım olmadı ki. Dışarıda kalsam ne olurdu bilmiyorum, ölürdüm herhalde. Karda yatarsan ölürsün işte. Ne kadar derlerse burada o kadar kalırım."

Büyükşehir Belediyesi Huzurevi Şube Müdür Yardımcısı Sosyal Hizmet Uzmanı Cihangir Çetintaş ise temiz yatak, aşevinden getirilen yemek ile sokakta kalmış insanların ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıklarını söyledi.

GEÇİCİ DE OLSA SICAK BİR MUTLULUK

Müyesser Turfan Güçsüzler Evi'nin 80 kişilik barınma kapasitesi yetmemesi üzerine Kültürpark'taki Uluslararası Fuar Alanı'nındaki bir holü de barınma amaçlı kullandıklarını bildiren Çetintaş, burada ağırlanan evsizlerle görüştüklerini, anlatılan hayatlarda genelde dramların olduğunu söyledi.

Çetintaş, "Soğuk havada sokakta kalmış insanlarımızın barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Hepsi hayatın sillesini yemiş insanlar, ailelerini, işlerini kaybetmişler. Biz, burada geçici süreyle de olsa onları mutlu etmeye çalışıyoruz" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.