Dini Ziyaretlerde Rekor Artış

Hac ve umre ibadeti başta olmak üzere, son 5 yılda 2 milyon 334 bin 691 kişi “dini ziyaret” gerekçesiyle Türkiye’den çıkış yaptı, aynı dönemde 262 bin 494 bin kişi ülkeye ziyarette bulundu.

Türkiye geçen yıl 46,1 milyonu aşkın ziyaretçiyle turizmde Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarken, son dönemde inanç turizmi kapsamında gerçekleşen ziyaretlerdeki artış da bu başarıda etkili oldu. Hac ve umre ibadeti başta olmak üzere, son 5 yılda 2 milyon 334 bin 691 kişi “dini ziyaret” gerekçesiyle Türkiye’den çıkış yaptı, aynı dönemde 262 bin 494 bin kişi ülkeye ziyarette bulundu.

Türkiye İstatistik Kurumu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, geçen yıl Türkiye’yi 46 milyon 112 bin 592 kişi ziyaret etti. Son yıllarda artan turist sayısına, farklı turizm kollarında gerçekleştirilen ziyaretler de katkı yaptı. Sahil turizminden gezi ve eğlenceye, eğitimden sağlığa kadar uzanan ziyaret gerekçeleri arasında “inanç turizmi” kapsamında gerçekleştirilen seyahatler de yer aldı.

Hac ve umre ibadeti çerçevesinde Suudi Arabistan'ın belirlediği kontenjan dahilinde Türkiye’den çıkış yapanların yanı sıra, farklı dinlere mensup bireyler de tarihi ve kültürel mekanları görmek ve dini vecibelerini yerine getirmek amacıyla Türkiye'ye ziyarette bulundu.

Bu kapsamda, 2014-2018 yıllarında hac ve umre başta olmak üzere, toplam 2 milyon 334 bin 691 kişi “dini ziyaretler” için Türkiye’den çıkış yaptığını bildirdi. Son 5 yıllık dönemde, 2015 yılı hariç, bu amaçla yurt dışına gidenlerin sayısında sürekli artış oldu. Yıllara göre çıkış yapanların dağılımına bakıldığında, 2014'te 430 bin 798, 2015’te 409 bin 345, 2016'da 442 bin 991, 2017'de 488 bin 104 ve geçen sene 563 bin 453 kişi “dini ziyaret” gerekçesiyle yurt dışına gitti.

TÜRKİYE’DEKİ DİNİ MEKANLARI GEZDİLER

Türkiye’deki dini ve kültürel alanları ziyaret etmek ve inançları kapsamında faaliyetlerde bulunmak üzere ülkeye gelenler de son dönemdeki turist sayısındaki artışa katkı sağladı. Son 5 yılda bu amaçla Türkiye’ye 262 bin 494 turist giriş yaptı. Dini gerekçelerle en fazla ziyaretin gerçekleştiği yıl 83 bin 180 kişiyle 2014 oldu. Geçen yıl 29 bini aşkın kişi “dini gerekçeler”le Türkiye’yi ziyaret ettiğini bildirdi. Tatillerini yapmak üzere ülkeye gelen ve ziyaretleri sırasında bu mekanlara gidenler ise söz konusu rakam içinde yer almıyor.

“İnanç turizmi” kapsamında Türkiye’ye gelenler İstanbul, İzmir, Hatay, Mardin, Şanlıurfa başta olmak üzere ülke genelinde yer alan ve “korunması gereken kültür varlığı” kapsamında bulunan 9 bin 876 yapıya ziyarette bulundu.

“RESTORASYON ÇALIŞMALARI ZİYARETLERİ ARTIRDI”

Turizmci ve Seyahat Acenteleri Derneği (TURSAD) Başkanı Cevat Engin Şahin, Türkiye’den yurt dışına “inanç turizmi” kapsamında çıkanlardan çoğunun hac vazifesini ve diğer dini vecibelerini yerine getirmek için gittiğini söyledi.

Ülkeye giriş yapan diğer din mensuplarının seyahatlerinin ise sadece dini ziyaret amacı taşımadığını, çoğunluğunun farklı amaçlarla da Türkiye’ye geldiğini belirten Şahin, “Teknik olarak bakıldığında, Türkiye'den çıkış yapanların seyahat nedenleri dini görev ama ülkemize gelenler çoğunlukla gezi amacıyla yani turistik faaliyetle buraya uğruyor.” dedi.

Türkiye topraklarının, geçmişte çok sayıda medeniyete ev sahipliği yaptığını anımsatan Şahin, şunları kaydetti:

“Türkiye’de gezilmesi ve görülmesi gereken çok sayıda dinsel yapımız ve kültürel varlığımız var. Son dönemde artan restorasyon çalışmaları sonrası buralara ziyaretlerde artış oldu. Etkin tanıtım ve reklam faaliyetleriyle bu ilgi daha da artırılabilir.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.