"dini Terapi"ye İhtiyaç Var!

Cezaevlerinde 5 yıldır devam eden dini terapi uygulamasının kapsamı hastaneler ve sığınma evleriyle genişletilecek.

Cezaevlerinde vaizlerin kaynak olarak dağıttığı "Bir Ayet, Bir Hadis, Bir İlmihal" kitapçıklarını hazırlayan komisyonda yer alan Bağcılar Müftüsü Hasan Hüsnü Sula, dini konulara en çok hapishane ya da hastanelerde ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Bakırköy Cezaevinde verdikleri "dini terapi" uygulamasının yaygınlaştırılacağını belirten Sula, "Uygulama, sığınma evleri ve hastanelerdeki psikolojik çöküntü içinde, moral değerler açısından zor durumdaki vatandaşları da kapsayacak." dedi.

GELİŞMİŞ ÜLKELERDE ÇOK YAYGIN BİR UYGULAMA

Uygulamanın gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanıldığını, Türkiye gibi Müslüman bir ülkede aslında çok daha eski kökleri olduğunu ifade eden Sula, "Özellikle Avrupa'da papazlar bu işe çok önem veriyorlar. Hollanda'da uzun yıllar görev yaptım, oradan biliyorum.

Hastanelerde, hapishanelerde, sıkıntılı yerlerde mutlaka dini terapiye ihtiyaç var. 'Bir Ayet, Bir Hadis, Bir İlmihal' kitabını aylık olarak hazırlıyoruz. Donanımlı vaizlerimiz bunu kaynak alarak vatandaşımıza destek oluyor." diye konuştu.

Sula, cuma günleri hariç haftanın 4 günü vaizlerin hizmet verdiği uygulamanın cezaevlerinde ilgi gördüğünü aktardı. Dini terapiye katılanların moral ve motivasyon açısından da büyük aşama kaydettiğini vurgulayan Sula, şöyle devam etti:

"Bakırköy'e kardeş ilçe olarak cezaevine biz o zaman vaizin odasını yaptık, kütüphanesini, masasını, inşaatını yaptık. Vaizleri Diyanet İşleri Başkanlığı atıyor tabii. Önemli başarılar elde ediliyor elbette. Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığı uygulamayı özellikle hastaneler ve sığınma evlerinde de yaygın şekilde devreye sokmak için yoğun bir çaba içinde. Bu amaçla çok sayıda eleman alınıyor. Kur'an kursu hocalarından, sosyoloji ve psikoloji alanında yeterli düzeyde eğitim almış, donanımlı elemanlar buralara gönderilecek.

Vaizlerimiz Kur'an dersleri, din bilgisinin yanı sıra bire bir görüşmeler yaparak, psikolojik danışmanlık, kişisel danışmanlık gibi konularda hizmet verecek, kişilerden gelecek her türlü soruyu yanıtlayacak, onlara yol gösterici olacak."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.