Din Görevlilerine İşaret Dili Eğitimi Verilecek

Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülen proje kapsamında din görevlileri, hutbe ve vaazları işitme engellilere işaret diliyle aktarabilmek için eğitim alıyor.

İŞİTTİK VE İTAAT ETTİK PROJESİ

Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğünce yürütülen "İşittik ve İtaat Ettik Projesi" çerçevesinde 81 ilden 113 din görevlisi Kastamonu'da eğitim görüyor.

Kastamonu Diyanet Eğitim Merkezi Müdürlüğündeki eğitimler, Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğünü hazırlayan ekip ve özel ilahiyat eğitimcisi 6 kişilik kadro tarafından veriliyor.

Eğitimde, din görevlilerine, işaret dilinin ve işitme engelli bireylerin yapısı, işitme engellilerle iletişim kurma teknikleri, Türk işaret dilindeki kavramlar ve karşılıkları, itikat, ibadet ve ilmihal kavramlarının işaret dilindeki karşılıklarıyla hutbe ve vaazların işaret diline çevrilmesi konularında bilgiler aktarılıyor.

TÜM İLLERDE EN AZ BİR CAMİDE

Kurs bitiminde tüm illerde en az bir camide hutbe ve vaazlar işaret diliyle tercüme edilecek. Proje koordinatörü Mustafa Başkonak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye'deki tüm engelli bireylerin dini eğitim ve öğretim faaliyetine yönelik cumhuriyet tarihinin en geniş ve donanımlı çalışmalarını gerçekleştirdiğini söyledi.

Kurumun proje kapsamında öncelikle materyal geliştirerek Türk İşaret Dili Dini Kavramlar Sözlüğünü oluşturduğunu ifade eden Başkonak, şöyle konuştu:

"Bunun içinde 798 dini kavram var. Bunların işaret dilindeki karşılıklarının nasıl yapılacağı bulunmakta. Eğitim faaliyetine Kastamonu'da başladık. Eğitimimizde ülke genelinden 113 din görevlisi bulunuyor. Eğitimimiz 2 hafta sürecek ve yaklaşık 70 saate tekabül ediyor.

Arkadaşlar, ilk başta işaret dilinin yapısı, işitme engellilerin yapıları ve diğer engel grubundaki bireylerin durumu, onlara yönelik eğitim, teknik ve yöntemlerin neler olduğu gibi konularda formasyon eğitim alacak. Daha sonra Türk işaret dilindeki kavramlar ve karşılıklarını öğrenecekler.

Birinci ve ikinci kur halinde gerçekleştireceğimiz çalışmaların ölçme ve değerlendirmeleri de yapılacak. İkinci kura geçen arkadaşlarımıza günlük yaşantıda kullanılan itikat, ibadet ve muamelatla alakalı kavramlar öğretilecek."

"SOSYALLEŞTİRMEYİ GERÇEKLEŞTİRMEYİ ARZU EDİYORUZ"

Başkonak, Türkiye'de sadece işitme engelliler değil, tüm engel gruplarındaki vatandaşlara yönelik farkındalık eksikliği olduğuna işaret etti.

Öncelikli amaçlarının bu farkındalığı oluşturmak olduğuna vurgulayan Başkonak, "Bu farkındalığın neticesinde işitme engelli kardeşlerimizde de dini sosyalleştirmeyi gerçekleştirmek istiyoruz. Dini yaşayamayan bireyler dinden uzak kaldıkları için sosyalleşmeleri de gecikiyor, bu sosyalleştirmeyi gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz" değerledirmesinde bulundu.

Başkonak, din görevlilerinin, kurstan sonra toplumun tüm kesimine hitap edebilme olanağına kavuşacağını anlattı.

"GÖREVLİLER, EĞİTİMLERİ ENGELLİ BİREYLERİN AİLELERİNE DE VERECEKLER"

Kursun bitiminde katılım belgesi almaya hak kazananların hem camilerde hem de görev yaptıkları kurslarda işitme engelli vatandaşlar için dini eğitim ve öğretim faaliyetine başlayabileceklerini belirten Başkonak, şunları kaydetti:

"Kursumuzdaki görevliler, bu eğitimleri engelli bireylerin ailelerine de verecekler. Kurs bittikten sonra, Türkiye'nin her şehrindeki en az bir camide cuma ve bayram namazlarının hutbe ve vaazları, işaret diliyle tercüme edilecek. Kursumuzun tüm ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum."

Başkonak, kursiyerlerin illerine döndükten sonra kendilerini bu konuda daha da geliştirmeleri için Diyanet İşleri Başkanlığının, Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmalarını sürdüreceğini sözlerine ekledi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.