Devlet Desteğiyle Memleketlerinde İstihdam Sağlıyorlar

Muş'ta üç kardeş, aldıkları devlet desteği ile kurdukları tekstil fabrikasında ürettikleri yazlık ve kışlık pantolonları birçok ülkeye ihraç ediyor.

Muş'tan İstanbul'a gittikten sonra burada 7 yıl tekstil sektöründe çalışan altı kardeş, memleketlerinde meslekleriyle ilgili fabrika kurmaya karar verdi.

Bir süre önce Muş'a dönen kardeşlerden Şaban, Yunus ve Hüseyin Çelik, kendi sermayelerinin yanı sıra Doğu Anadolu Kalkınma Ajansının (DAKA) sigorta prim, İŞ-KUR İl Müdürlüğünün 50 personel ve İl Özel İdaresinin eski TEKEL depolarındaki yer tahsisi desteği ile fabrika kurdu.

Yaklaşık 70 kişinin çalıştığı fabrikada yılda 150 bin yazlık ve kışlık pantolon üreten Çelik kardeşler, bu ürünlerin tamamını İran, Irak, Rusya, Libya, Suudi Arabistan, Sudan, Mısır, Tunus, Finlandiya ve Hollanda gibi ülkelere ihraç ediyor.

Şaban Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hem ülke ekonomisine hem de istihdama katkı sağlamaktan mutluluk duyduklarını söyledi.

Amaçlarının, işlerini daha da geliştirmek olduğunu anlatan Çelik, "Kapasitemizi artırarak yılda 500 bin pantolon üretmeyi hedefliyoruz. Muş bizim memleketimiz o yüzden buradaki yatırımımızı sürdürmek istiyoruz." dedi.

İŞ-KUR tarafından fabrikada eğitici olarak görevlendirilen Remziye Sayılgan ise çalışan gençlerin büyük bölümünün kırsal kesimden geldiğini ifade etti.

Gençlerin fabrikada hem meslek öğrendiğini hem de İŞ-KUR'dan maaş aldığını belirten Sayılgan, şöyle konuştu:

"Burada gençlere teorik ve pratik eğitim veriyoruz. 6 aydan sonra ustalaşıyorlar. Firma sahibi de onları sigortalı çalıştıracak. Bu iş yerleri özellikle genç kızlarımız için çok faydalı. Burası olmasa evde ya çocuk bakacaklardı ya da erken evleneceklerdi. Şimdi burada hem ekmek parası kazanıyorlar hem de meslek öğreniyorlar."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.