Çorapla Uyumanın Zararları

Genel olarak kış aylarında ayaklarımızı soğuktan korumak için çorapla uyuma alışkanlığı beraberinde büyük tehlikeler getiriyor. İşte çorapla uyumanın bilinmeyen tehlikeleri…

  1. Çorapla yatmak, çorap lastiklerinin uzun süre baskısı sonucu 'periferik' dolaşımı olumsuz etkiler, yani o bölgedeki kan dolaşımını bozar.
  2. Çorapla yatmak, çorap lastiklerinin uzun süre baskısı sonucu periferik dolaşımı olumsuz etkilediği gibi deride mantar enfeksiyonlarına da sebep olabiliyor.
  3. Kan dolaşımının bozulması ayakta morarmalara, derinin kurumasına ve uzun vadede tırnaklarda şekil bozukluklarına bile neden olabilir.
  4. Çorapla yatağa girmek ayrıca terlemeye ve ayakların havasız kalmasına yol açacağından ayakta mantar enfeksiyonlarına sebep olabilir. Çorapla yatmanın ortaya çıkaracağı bir diğer sorun da ayakta çıkabilecek egzamalardır.
  5. Çorapta kalan deterjan artıkları uzun temas sonucu irritan dermatitlere ya da alerjik dermatitlere neden olup ayakta kaşıntı, kızarma, kepeklenme gibi şikayetler yaratabilir, ayrıca deride kurumayla birlikte kaşıntılara neden olabilir.
  6. Gece yatmadan evvel çorapların çıkartılmasını deri ve ayak sağlığı açısından son derece önemlidir. Ayakkabılar, ayağı terletmeyen, pamuklu çoraplarla giyilmeli, çoraplar sık değiştirilmeli ve yıkandıktan sonra iyi durulanmalıdır.
  7. Çorapta deterjan artıkları kaldığı taktirde kaşıntı yapabilir.Tırnaklar ete batmayacak şekilde düz olarak kesilmeli, hijyenik olmayan aletlerle pedikür yapılmamalı, ayaklar yıkandıktan sonra parmak araları iyice kurulanmalı ve uygun bir kremle ayak kremlenmelidir.
  8. Eğer dikkat edilmezse, ayakta çeşitli ortopedik bozuklukların yanı sıra mantar oluşabilir. Ayak mantarının yanı sıra nasır, egzama, tırnak batması da olası rahatsızlıklardandır.
  9. Daha ileri gitmek gerekirse tırnak enfeksiyonları gibi birçok dermatolojik sorunla karşılaşmak da mümkündür.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.