Çocuklardaki Diş Hekimi Fobisini Yenmenin Yolları

Psikiyatrist  Dr. Nihat Kaya’dan  çocuklar için yapılan diş  tedavisi konusunda uyarılar. “Çocuğunuza dişin önemini hissettirin”

Röportaj: Dt. Mustafa Bilal Alkan

Panik atak konusunda yaptığı çalışmalarla ve konusuna hâkimiyetiyle tanınan Psikiyatrist, Dr. Nihat Kaya ile çocukların diş hekimi korkuları üzerine kısa bir söyleşi yaptık. Özellikle anne ve babalara dönük çok önemli tavsiyelerde bulundu. İşte sohbetimizin detayları:

Çocuklarını diş hekimine götürdükten sonra size psikolojik destek için müracaat eden aileler oluyor mu?

Çok az olmakla beraber, müracatlar oluyor. Önceden, yapılacak işlemlerle ilgili bilgilendirilmeyen çocukların bir kısmın da, tepkisel davranışlar gelişebiliyor. Anestezi gereken durumlar da; iğne korkusu olan çocuklar, ağlama, bağırma, koltuktan kalkma ve yoğun kaygı yaşayabiliyorlar. Hatta, hekime, ailesine şiddet gösterebiliyorlar.

Bir diğer grupta ise, işlemler uzadıkça, ağızdaki salgının boğaza kaçması, boğulma ve nefes alamama gibi reaksiyonlara yol açabiliyor.

Aletlerin çıkardığı gürültü, bazı çocuklarda ciddi korkulara yol açabiliyor.

Bir kısmı dili, ağzı kesileceği, zarar göreceği korkusu yaşayabiliyor.

Yerinde duramayan hiperaktif çocuklar ya da çabuk sıkılan çocuklar işlemler sırasında çok sıkılıp süreci aksatabiliyorlar…

Bir diğer konu da, diş hekiminin, bilgilendirmeden, sevgi ve şefkatle, oyunla vs yaklaşmadan, çocuklara yetişkin gibi davranmalarının doğurduğu negatif sonuçlardır.

ANNE VE BABALAR DİŞİN ÖNEMİNİ EVDE ANLATMALI

Ailelere, çocuklarını diş hekimine götürmeden önce neler tavsiye ediyorsunuz?

Öncelikle dişlerin işlevi ve önemini anlatmalarını söylüyoruz.

Bu çerçeve de; nasıl bir diş, çene vs sorunu yaşanıyorsa bununla ilgili bir diş hekimine gidilmesi ve muayene olunması gerektiği anlatılmalıdır.

Gidilecek hekim, bu konu da uzman olmalıdır. Ailenin tanıdığı güvendiği bir hekim olmalıdır diyoruz. Önceden gidilip tanıştırılmalarını öneriyoruz. Çocuğun bu konu da sorunu varsa, hekimle önce aile konuşmalı ve ortak hareket edilmelidir. Çocuk asla zorlanmamalıdır. Varsa ciddi fobileri mutlaka psikolog- psikiyatrlardan yardım alınmalıdır.

DOKTORLARIN SEMPATİK OLMASI ÖNEMLİ

Doktor fobisine karşı ailelerin böyle bir korkuya sebep olmamaları hakkında ne tavsiye edersiniz?

Aileler, çocuklarını doktorla, iğneyle korkutmamalılar. Bu birçok çocukta ve sonra da yetişkin yaşamda iğne fobisine ve doktor –beyaz önlük fobisine yol açabiliyor. Sağlığın önemi her zaman vurgulanmalı ve sağlık çalışanlarına ve tıbbi işlemlere karşı sempati geliştirmeleri sağlanmalıdır.

ÇOCUĞUNUZU ASLA DOKTORLA İĞNEYLE KORKUTMAYIN

 Vakalarınız arasında diş hekimi korkusunun çokça büyüdüğü ve sosyal hayatını etkileyecek seviyeye gelen danışanlarınız var mı? Bu durumda olup da kendini ifade edemeyenlere ne tavsiye edersiniz?

Özellikle PANİK ATAK hastalarımız da dişçi koltuğu fobisi olmazsa olmaz belirtilerdendir.  O koltuk da; uzun süre ağzı açık ve sabit kalma en çok korktukları durumdur. Aynı durum kuaförler için de geçerlidir.

O anda panik atak yaşama korkuları yaşarlar. Bir kısmın da aletlerin çıkardığı gürültünün “beyinlerini  deldiklerini” ifade ederler.. Çabuk sıkıldıkları için uzun süre koltuk da oturamazlar. Çok ağır panikliler tedavi olmamışlarsa, yıllarca dişleri çürüdüğü halde yaptırmazlar.

Bu durum sosyal yaşamlarını olumsuz etkiler, “insan içine” çıkma konusunda çekimser davranırlar.

Panik Atak tedavisi görenler rahatlıkla dişçi koltuğuna oturabiliyorlar.

Bunun dışın da önceden olumsuz “dişçi” deneyimi olanlar da yıllarca diş sorunlarıyla yaşayabiliyorlar.

Yine iğne fobisi olanlar da tedavilerini aksatabiliyorlar.

Ağız sağlığının bozulması sonucu; birçok tıbbi, psikolojik sosyal problemler ortaya çıkabiliyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.