Çocuğunuzun Ateşi Düşmüyorsa Bunları Yapın!

Çocuklarda sık görülen yüksek ateş, anne babaları en çok endişelendiren konuların başında gelmektedir.

Ebeveynlerin panik halinde çocuğu soğuk su ile yıkaması, ya da çocuğun üşüdüğünü düşünerek üzerinin örtülmesi gibi uygulamalar daha ciddi tablolara neden olabilir. Alınan önlemlere rağmen çocuğun ateşi düşmediği takdirde mutlaka uzman doktora başvurulmalıdır. Memorial Hizmet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nde Uz. Dr. Eda Durmuş, çocuklarda sık görülen yüksek ateş ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

ATEŞİ ÖLÇÜM YAPTIĞINIZ YERE GÖRE DEĞİŞEBİLİR

Vücut ısısının normalden yüksek ölçülmesi olarak tanımlanan ateş aynı zamanda vücudumuza giren bakteri, virüs ve toksin gibi yabancı maddelerin neden olduğu hastalıklara bağışıklık sistemimizin verdiği önemli bir yanıttır. Çocukluk çağında diş çıkarma ve aşı sonrası da ateş görülebilir ancak bu durumlarda genellikle ateş ciddi boyutlara ulaşmaz. Küçük çocukların ateş kontrol sistemi tam gelişmediği için ateş yükselmesi daha hızlı olur.

Vücut ısısı gün içinde zamana ve hareket durumuna göre ya da koltuk altı, kulak ve makattan gibi ölçüm yerine göre değişiklik gösterebilir. Akşam saatlerinde veya hareketli bir oyun sonrası vücut ısısının artması normal olabileceği gibi makattan ölçülen 37,5 C de normaldir. Kabaca vücut ısısı 36,5 C – 37,5 C arası seyreder. Koltuk altından ölçülen 37,5 C üzeri, makattan 38 C üzeri, kulaktan ise 37,6 C üzeri vücut ısısı ateş olarak değerlendirilir. Çocuklarda dilaltından ateş ölçümü ve 6 ayın altındaki bebeklerde kulaktan ölçüm de önerilmemektedir.

ATEŞ YÜKSELİNCE SOLUNUM HIZLANIR

Vücut ısısı arttıkça kalp ve solunum sistemi daha hızlı çalışmaya daha fazla enerji harcamaya başlar. Hayati organlara olan kan akımı artarken kol ve bacaklar gibi uç bölgelerdeki damarlar büzüştüğünden bu bölgelere kan akımı azalır. Ciltte alacalı, mermerimsi bir görüntü olur, el, kol ve bacakların soğuk, gövdenin ise daha sıcak olduğu görülür.

HER ATEŞLİ DURUMDA İLAÇ KULLANMAYIN! 

Her ateşli durumda aceleci davranıp telaşla ateşe ilaçla müdahale edilmemelidir. Hatta suçiçeği, nezle gibi bazı hastalıklarda ateşe ilaçla erken müdahale etmek enfeksiyonun süresini uzatabileceği için zararlı bile olabilir. Çoğu aile ateşe bağlı havale geçirme korkusu ile ateş düşürücü ilaçlara hemen başvurur.

Ateşli havale geçirme sıklığı oldukça düşüktür. 6 ay – 5 yaş arası görülebilen ateşli havale en sık 1-3 yaşta ortaya çıkar. Anne, baba ya da kardeşlerde havale geçirme öyküsü olan, daha önce ateşli havale geçiren çocuklarda risk biraz daha yüksektir. Bu nedenlerle ateşli durumlarda ilaçlardan önce basit yöntemlerle ateşi takip edip kontrolü sağlamalı, gerekliyse ilaca ya da uzman kontrolüne başvurulmalıdır.

YÜKSEK ATEŞTE BOL SIVI ALINMALI

Yüksek ateş durumunda çocuğun dinlenmesi sağlanmalı, kıyafetlerini çıkarılmalı, oda ısısı fazlaysa düşürülmelidir. Artan vücut ısısı metabolizmayı hızlandırır ve sıvı ihtiyacı da artar bu nedenle çocuğun sıvı alımı artırılmalıdır. Ateş yüksekse ılık uygulama yapılmalıdır. Soğuk su ile yıkamak, sirkeli su uygulamak doğru uygulamalar değildir. Bu uygulamalara rağmen yüksek seyreden ateşte doktora danışılmalı, gerekirse ilaçlara başvurulmalıdır.

Ateşe eşlik eden ishal, kusma gibi bulgular varsa, çocukta aşırı halsizlik görülüyorsa, deride morarma ya da kanama benzeri ani çıkan döküntüler oluşursa ve ateş düşürücü yöntemler ile ilaca rağmen ateş düşmüyorsa vakit kaybetmeden çocuk bir sağlık kuruluşuna götürülüp ateşin kontrolü sağlanmalıdır.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.