Çocuğun Oynadığı Oyun Mesleğinin Habercisi

Oyunun çocuğa etkisi var mıdır? Oyunun çocuk gelişimindeki yeri ve önemi.

Uzman klinik psikolog Leyla Arslan, oyunun çocuk gelişimindeki yeri ve önemine dikkat çekti. Çocuğun oyunla kendini en yalın ve doğru şekilde ifade etme imkanı bulduğunu belirten Arslan, şunları söyledi:

"Oyun çocuğun hayatında çok önemli bir yer tutar. Günümüz anneleri durumun farkında oldukları için çocuklarıyla nasıl oynayacaklarını sorarlar. Bilirler ki küçükken oynadıkları oyunlar onların büyüdüğü zaman seçeceği mesleğin işaretçisi olabilir.

O zaman kendi kendilerine şu soruyu sormalıdırlar: Gelecekte çocuklarının kariyerlerini nasıl planlamayı düşünüyorlar? Çocuklarının ilgileri ne yönde gelişiyor, uğraşmayı seviyor mu, izlemeyi mi tercih ediyor, yalnız başına mı oyun kuruyor, oyun içinde işbirliği yapabiliyor mu, rekabete girebiliyor mu, paralel ilişki kurabiliyor mu, oyunun kurallarını öğrenip uyum sağlayabiliyor mu? Çocuğumuz oyun oynarken bu sorularımızın yanıtını bulabiliriz.

Çocukla doğrudan iletişim kurmamıza yardımcı olan oyunlarda dikkat edeceğimiz en önemli husus çocuğun gelişim evrelerini bilip seviyesine inebilmek olmalıdır. Çünkü çocuk ancak seviyesine uygun bir oyunda keyif alabilir, keyif aldıkça eğlenir, eğlendikçe öğrenir, öğrendikçe gelişir, geliştikçe özgürleşir, kendine güveni gelir ve sistemli bir öğrenmeye hazır hale gelir ve yetersizlik hissetmez."

OYUN EĞİTİM ARACI OLABİLİR

Oyunun çocuğu eğitmede bir araç da olabileceğini belirten Leyla Arslan, ebeveynle güçlü ilişki kurulması konusunda yardımcı olacağını da söyledi. Arslan, şöyle devam etti:

"Eğer anne isterse zorlandığı alışkanlıkları bile oyuna dönüştürebilir. Örneğin yemeği yerken drama yaparak tabağı, kaşığı, yemeği konuşturabilir ve çocukta doğuştan var olan empati duygusunu geliştirebilir. Uykuya geçerken müziği kullanabilir. Masallar oluşturabilirler sonunu çocuk tamamlar."

ÇOCUK OYUNDA BİREY OLMAYI ÖĞRENMELİ

Aynı zamanda çocuk anne arasında olumlu duygular da gelişir. Annenin sevecen, az kontrollü ve oyunu çocuğun yönlendirmesine izin veren tavrı anne çocuk arasında güçlü ve mutlu ilişkiler oluşturur. Dikkat edilmesi gereken dengeli ilişkidir. Ne çocuk ne de anne tamamen oyuna hâkim olmalı. Çocuk oyunda birey olmayı öğrenmelidir.

OYUN OYNARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Leyla Arslan, sağlıklı anne çocuk ilişkileri için oyun oynarken bazı noktalara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi:

  • Her gün standart oyun saati ayırın ve ön hazırlık yapın. Oyunda gerekli araçları hazırlayın, göz ilişkisi kurarak ve tüm bedeninizle ve zihninizle orada olarak oynayın.
  • Sevdiği-sevmediği şeyleri bilin, öğretmek istediğiniz oyunun kazanımlarını bilin. Ne oynatırsanız ne kazanır, hangi zekâ türünü geliştirirsiniz. Fark ederek yapın. Elinin ve dilinin gelişmesi önemlidir. Öz bakım ve öz yönetimi oyunlarla öğretebilirsiniz.
  • Sokak oyunlarına önem verin, öncelikle bedensel gelişimi destekleyin, sonra sosyal gelişimi destekleyin. 4 yaşından sonra evde de arkadaşlarıyla sizin belirlediğiniz kurallara uyarak oynamasını sağlarsanız sosyal becerileri artar.
  • Doğada gezintiler yapmak ve gördüğünüz şeyler hakkında bilgilendirmek, yaşına göre ateş yakmayı, yüzmeyi, at binmeyi, ok kullanmayı öğretmek, tüm zekâ gelişimlerini destekler.
  • Oyun seçiminde fikrini sormak, oyuna ilaveler çıkarmalar yapmasına izin vermek, sabırlı olmak, tekrarlardan sıkılmamak, konuşmak, dinlemek, kutlamak, nazik olmak, güvenmek, iyi ve mutlu bir birey yetiştirmek için kaçınmamamız gereken sorumluluklarımızdır.

BABA DA OYUNA EŞLİK ETMELİ

Çocukla sadece annenin değil, babanın da oynaması gerektiğine dikkat çeken Arslan, oyunun anne ve babayla dönüşümlü oynanmasının ideal olduğunu söyledi.

İslam ve İhsan

ÇOCUK OYUNLARI

Çocuk Oyunları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.