Çocuğuma Paylaşmayı Nasıl Öğretebilirim?

Çocuğuma paylaşmayı nasıl öğretebilirim? Çocuğun paylaşmayı öğrenmesi için yapılması gereken şeyler neler? Çocuğa nasıl yaklaşılmalı? Anne ve babaya düşen görevler neler? İşte cevapları...

Çocukların paylaşım eğitimi önemli bir konu olduğu için uzmanların tavsiyeleri ile verilen ön bilgiden sonra "Çocuğa paylaşmayı öğretecek 13 ipucu" yazısına yazının sonunda ulaşabilirsiniz.

Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, kardeşi olmayan çocukların paylaşma duygusunu öğrenmesinin tamamen anne ve babanın görevi olduğunu söylüyor. Dr. Yavuz, “Paylaşma duygusunun bilincinde yetişen çocuk ileride kuracağı arkadaşlık ilişkilerinde de zorluk çekmeyecektir. Tek yetişen çocuklarda kıskançlık duygusu en baskın huyları olarak bilinir. Özellikle kardeşi olmayan çocuklar paylaşma konusunda daha zor bir süreç yaşarlar sahip olduklarını paylaşmak, ailesini paylaşmak istemezler bu durum da onları kıskanç, geçimsiz, bazen saldırgan,ve uyumsuz bir çocukluk süreci geçirmelerine sebep olmaktadır” dedi.

KAÇ YAŞINDAN İTİBAREN ÖĞRETİLMELİDİR?

Çocuklar tam anlamı ile paylaşmaya 3. yaşından sonra başlar. Ebeveynler için zorlu geçecek bu süreçte onları anlamaya çalışmak, doğru kurabilecekleri iletişimin gelişimleri için çok önemli olduğu bilincine varmalarını sağlamalıdırlar. Bu arada, çocukların her birinin kendilerine özgü birer kişilikle doğduklarını ve her birinin gelişme aşamalarına aynı yaşta ulaşmadıklarını, bu aşamaları aynı yaşta yaşamadıklarını anımsamak, yararlı olacaktır.

PAYLAŞMAYI ÖĞRENMEK İMKANSIZ MIDIR?

Çocuğunun okul çağına kadar olan süreçte eğitimi, gelişimi tamamen anne ve baba sorumluluğundadır. Şefkatli yol göstericilikle, çocuğunuz sahip olduğu her şeyi paylaşma zevkine varacaktır. Ebeveynlerin onları anlayışla karşılamaları kızmak cezalandırmak yerine doğruyu öğrenmesi konusunda destekçileri olmalıdırlar. Çünkü çocuklar ben-merkezcidir. Ve her şey “onun “dur.

ÇOCUĞUN İLK TEPKİSİ “HEPSİ BENİM” OLACAKTIR

Birinci yaşını dolduran çocuk bedeninin artık ona ait olduğunu bilir. Elleri ve kolları ile özellikle daha çok hareket eder. “Sahip olduğu” çok sevgili “oyuncaklarını, “eşyalarını da, bedeninin bu organları,”özünün, benliğinin kendisinin birer parçası olarak algılar. Çocuklar, kendileri ile “sahip oldukları” şeyler arasındaki farkı anlamadıkça, paylaşmakta güçlük çekerler. Bu küçüklerin ikisine de, kitaptan ayrılmak, bir parçalarından ayrılmak gibi gelmektedir. En küçük çocuk için, en önemli sözcüklerden biri “bencillik”dir. Çoğunlukla bir hırçınlık nöbetini ve şiddetli bir çekişmeyi haber verdiği için de, anne ya da babaların yüreğine dehşet salan bir sözcüktür.

Çocuğunuzun, başka küçük çocuklarla bir aradayken bütün oyuncaklara el koyusunu ya da bir arkadaşınızın çocuğu oynamak için eve geldiğinde, “kendisinin” olan şeylerin başında olmasıyla karşılaşırsınız.

ÇOCUĞA PAYLAŞMAYI ÖĞRETMEK İÇİN YAPILACAK AKTİVİTELER

Çocuğunuzu alıp vermek ve paylaşmak düşüncesine alıştırmak için, nöbetleşe yapılan ve bir şey rolü üstlenilen oyunlar oynatın. Bunlara birkaç örnek verelim:

  • Tahterevalliye binme (iki kişiyle oynanır);
  • Yüksek olmayan bir basamakta yere atlama (sırayla atlamak kuraldır!)
  • Dört tekerlekli oyuncak araba -itmek ve itilmek;
  • Evcilikte çay sofrası ev sahipleri ile konuklar;
  • Top oyunları atma ve yuvarlama;
  • Bir “yapıştırma ekibi” kurmak yapıştırıcıyı, makası, boyaları ve kesilecek elişi kâğıtlarım, birlikte kocaman bir resim yapmak için paylaşmak (çocuk sayısı önemli değil)

Birçok anne-baba, kavga eden çocuklarına “senin, benim” çekişmesini önlemek için, birbirinin eşi oyuncaklar verirler. Ama, kimin daha çok küpü olacağı konusundaki çekişmeleri, ağız kavgalarını önlemeleri çok daha güçtür. Çocuğunuzun “mülkiyetçi” davranışını anlamanın anahtarı, bunu geçici bir durum, gelişmesinin doğal bir parçası olarak kabul etmenizdir. 2.5 yaşındaki çocukların büyük çoğunluğunun, oynamakta oldukları, oynadıkları ve oynayabilecekleri her şeyi bütünüyle kendi mülkiyetleri altına almak istediklerini ve istekleri engellenirse bir öfke nöbeti geçirmeleri olasıdır.

Farklı yaş gruplarından çocukları bir araya getirmek, sorunlara yol açabilir. Daha büyük çocukların aklı, paylaşma düşüncesini alır; ama, küçükleri, bu düşünce çok öfkelendirir ve işi tatlıya bağlamak, arada kalan anneye ya da babaya düşer.

ÇOCUĞUNUZA PAYLAŞMAYI ÖĞRETMEK İÇİN 13 İPUCU

Paylaşmayı erken yaşta öğrenmek önemli ama maalesef çocuklar bazen hiç uzlaşmacı olmuyorlar! İşte bu uzlaşmayı sağlayacak ve paylaşmayı öğretecek 13 ipucu...

1. Onlara seçenek sunun

Çocuğunuzu paylaşmaya zorlamak, onun daha sonra bunu kendi kendisine yapmak istemesini engelleyecektir. Eğer ona tercih hakkı sunarsanız, kendilerini durumun daha çok içinde hissedecekler ve duygularının dikkate alındığını bileceklerdir. Bazı oyuncaklarını bir arkadaşı ile paylaşmak isteyip istemediğini sorun ya da öğle yemeğini kardeşi ile. Eğer hayır der ise, neden paylaşmaya istekli olmaları gerektiğini onlara açıklayın. Eğer evet derse, verdikleri bu güzel karar için onları övmeyi ihmal etmeyin.

2. Ne zaman paylaşabileceklerini bilin

Çocuğunuzun her zaman ve her şeyi paylaşmasını beklemeyin! Onun için özel olmayan oyuncaklarını paylaşabilir örneğin ama favori parçaları kendine saklamak isteyecektir. Siz kendiniz için kıymetli olan şeyleri paylaşmaktan hoşlanır mısınız? Bir yetişkin ya da çocuk olsun, böyle hissetmek doğaldır.

3. Paylaşmak için tamamen gözden çıkarması gerekmediğini bilsin

Çocuğunuz paylaşmanın geçici bir durum olduğunun bilincinde olmalı. Paylaşmak bir arkadaşınızın sizin olanı ödünç almasına izin vermektir. Paylaştığı oyuncak eninde sonunda ona geri dönecektir. Eğer bunu bilirse, paylaşma konusunda daha işbirlikçi olabilir.

4. Farklı terminoloji deneyin

Eğer çocuğunuz her seferinde paylaşmaya karşı çıkar ise farklı bir terminoloji deneyin. ‘Ödünç vermek’ ya da ‘sırayla oynamak’ gibi kalıplar kullanabilirsiniz. Bazen çocukların paylaşımdan kaçınmasının tek sebebi kelimenin gerçek anlamını bilmemesi olabilir.

5. Bir saat ya da alarm kullanın

Çocuklar sırayla oynarken zaman tutmak onlara adil olduğunuzu gösterir. Zaman limitini bir kısıtlama gibi göstermek yerine, bir diğer oyun haline getirin. Örneğin aynı zaman sürecinde çocukların aynı oyuncak ile farklı neler yapabileceğine dair bir iddia ortaya atın.

6. Çocuğunuzla bağlantı kurun

Araştırmalara göre, ebeveynleri ile daha yakın olan çocuklar paylaşıma da daha açık oluyorlar. Yeterince sevgi ve ilgi gördükleri için objelere daha az anlam yüklüyorlar ve manevi olarak da aldıkları kadar vermek istiyorlar.

7. Sadece kendilerine ayıracakları ve başkası gelmeden önce saklamalarına izin vereceğiniz oyuncakları olsun

Herkesin favori oyuncakları vardır ve çocuğunuz eğer bunları paylaşmak istemez ise, onu zorlamamalısınız. Kendisi de arkadaşlarının karşısında oynamadığı sürece, çocuğunuz özel olan oyuncaklarını ortadan kaldırma özgürlüğüne sahip olmalıdır.

8. Eğer öğrenmezlerse, oyuncaklara el koyun

Eğer tüm pozitif uğraşlarınıza rağmen, paylaşmayı öğrenmeyi reddederse, oyuncaklarına el koymayı deneyebilirsiniz.

9. Kendileri ile paylaşılsın istiyorlarsa, paylaşmayı öğrenmeleri gerektiğini öğretin

Verici olmasa bile çoğu çocuk, diğerlerinin kendisi ile paylaşmalarını bekler. Bunun ne kadar dengesiz bir istek olduğunu ona öğretmelisiniz. Eğer kendisi oyuncaklarını paylaşır ise, arkadaşında gördüğü ve çok sevdiği o oyuncak ile oynamaya da hak kazanacaktır.

10. Paylaşmanın neden önemli olduğunu açıklayın

Çocuğunuz anlamak için çok küçük olabilir ama paylaşmanın hayatta neden bu kadar önemli olduğunu ona anlatmalısınız. Öncelikle paylaşmanın daha çok arkadaşa sahip olmak anlamına geldiğini öğretebilirsiniz örneğin.

Gündelik hayattan paylaşma ve yardımlaşma örnekleri verebilir, hatta bu konuda ona örnek olabilirsiniz.

12. Oyuncak ve yemekten fazlasını paylaşın

Sadece oyuncak ve yiyeceğin paylaşılmayacağını, çok daha fazlasının olduğunu ona gösterin. Kıyafetlerinizi, paranızı ve zamanınızı da paylaşabilirsiniz. Ayrıca aile içindeki sevgi ve saygı da paylaşımı öğrenmesi için çok büyük ve önemli unsurlar olacaktır.

13. Onları övün

İsteyerek ya da istemeyerek, çocuğunuz ne zaman bir paylaşımda bulunsa bu tavrını övmeyi ihmal etmeyin. Onları materyal şeylerle ödüllendirmeyin, sözcüklerinizle ödüllendirin.

Kaynaklar: annebebek.com - hthayat

İslam ve İhsan

3-6 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARDA DİNİ EĞİTİM

3-6 Yaş Arasındaki Çocuklarda Dini Eğitim

ÇOCUKLARIMIZI ZAMANIN FİTNELERİNDEN NASIL KORURUZ?

Çocuklarımızı Zamanın Fitnelerinden Nasıl Koruruz?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.