Çocuğa Özgüven Nasıl Kazandırılır?

Çocuğa sorumluluk duygusu ve özgüven nasıl kazandırılır? Gelişim evresindeki çocuklarımıza karşı nasıl bir tutum içinde olmalıyız? İşte siz ebeveynlere çocuklarınızın gelişimi için çok kıymetli tavsiyeler...

Anne babalar çocuklarının her zaman okulda başarılı,  ders çalış demeden derslerine çalışan ve okulun en gözde öğrencilerinden olmalarını isterler.

Yine anne babalar çocuklarının okul hayatında olduğu gibi toplumsal hayatta sorumluluk almaktan ve sorumluluğu yerine getirmekten korkmayan, kendi işlerini kendileri yapan ve kendine güveni tam olan çocuklar olmalarını isterler. İstemesine istenir de beklentiler bazen gerçekleşmeyebilir.

Birincisi beklentilerin çocukların yetenek ve kapasitelerinin üstünde olmasıdır. Genelde herkes çocuğunun zeki ve yetenekli olduğunu düşünür; fakat fazla ders çalışmadığından yakınırlar. Oysa bu çocukların küçük yaştan itibaren zihinsel gelişimlerinin bir gereği olan her şeyle oynamak isteyişi anne babaların, ona dokunma, bunu elleme, oraya gitme... gibi emirler doğrultusunda çocuklara neleri yapmamaları gerektiğini öğretmektedirler. Bunun sonucunda ders çalışmayan, araştırma yapmayan, çevreyi incelemeyen, kitapları karıştırmayan çocuklar, büyüdükleri zaman sadece etrafı gözlemleyen; fakat araştırma şevki kırılmış, ne yapacağını bilmeyen ve ders çalışmak istemeyen çocuklar olacaklardır.

İkinci olarak da çocukların güven ve sorumluluk duygularını geliştirme konusunda anne babalar, onları ikilem içinde bırakmaktadır. Ders çalışma konusunda çocuklara sonuna kadar güvenildiği halde kendi kararlarını verme ve uygulama konusunda onlara gereken güven ve destek verilmemektedir.

Çocukların yetenek ve kapasitelerine uygun bir beklenti içine girmekle beraber çocukların benlik saygısı ve sorumluk duyguları geliştirilmelidir. Kendine güvenmeden yapılan işler, sonbahardaki ağacın yaprakları gibidir. En küçük bir rüzgârda kendilerini yerde bulacaktır. 

SORUMLULUK DUYGUSUNU GELİŞTİRME

Toplumlumuzda genel olarak çocuklar, sorumluluk duygusu gelişmiş bir birey olarak değil de bağımlı bir kişi olarak yetiştirilmektedir. Bunun sonucunda bu çocuklar, bağımlı kişiliğe bağlı olarak, arkadaşlık kurmaktan çekinen, içe kapanık, kendi ayakları üzerinde duramayan, kendi kararlarını veremeyen çocuklar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anne babalar çocuklarının her şeylerine o kadar çok müdahale ediyorlar ki giyeceği ayakkabıdan tutun da seçeceği mesleğe kadar karışmaktadırlar. Yine çocukların ne zaman, nerde ve nasıl ders çalışacaklarına dahi anne babalar karar vermek istiyorlar. Hata bazı aileler ellerinden gelse ve müsaade edilse çocuklarının sınavlarına girmek isteyecekler.

Çocuklar belli bir yaşa geldikleri zaman da “Kocaman oldun, bensiz hiçbir iş yapamıyorsun.” demeye başlarlar. Anne babaların tutumu, kanatları yolunmuş kuştan uçmasını istemeye benzemektedir.

Çocukları okulda ve toplumsal hayatlarında başarılı kimseler olarak görmek istiyorsak, çocukların adına onların işlerini yapmaktan ve onların işlerini düşünmekten vazgeçmeliyiz.

Çocukların yaşlarına uygun görevler verilerek cesaretlendirilmeli, çocuğun çabası ve yaptıkları takdir edilerek bazen ödüllendirilmelidir. Çocukları başkaları ile kıyaslamak yerine dünü ile bugünü kıyaslanmalıdır. Çocuğun olumsuz davranışları yerine olumlu davranışları görülüp benlik saygısı yükseltilmelidir.

ÇOCUKLARINIZIN ÖZGÜVEN KAZANIMI İÇİN TAVSİYELER

Bunların Dışında:

1. Aile içi konuşmalarda çocuklara söz hakkı verilmeli.

2. Çocukların olumsuz yönleri yerine olumlu yönleri görülerek, uygun geribildirimler verilmeli.

3. Çocukların yaşlarına ve yeteneklerine uygun beklenti içine girilmeli.

4. Çocukların yaş ve seviyelerine uygun sorumluluklar verilerek cesaretlendirilmeli.

5. Aile içinde çocukların da vazgeçilmez ve değerli oldukları hissettirilmeli.

6. Çocukları olumsuz yargılamalardan kaçınmalı ve onlara uygunsuz cezalar verilmemeli.

7. Çocuklarda görülen olumsuzlukları gündemde tutmaktan ve onları başkalarıyla kıyaslamaktan kaçınmalı.

8. Çocukların sosyal ortamlara katılmaları ve buralarda görev almaları teşvik edilmeli.

9. Çocukların eve gelen misafirlerin içine girmeleri teşvik edilmeli ve onlara bu ortamlarda söz hakkı tanınmalı.

10. Çocukların olumsuz davranışlarına karşı aşırı tepki vermekten ve eleştirmekten kaçınmalı.

Sonuç olarak çocukların öz güvenini geliştirmek için iyi bir model olmak, yeteneklerine uygun sorumluluk vermek ve olumlu pekiştireçler kullanmakla olacaktır.

Kaynak: M.Emin Karabacak, Altınoluk Dergisi, 2014 - Eylül, Sayı: 343, Sayfa: 022


3-6 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARDA DİNİ EĞİTİM

İslam ve İhsan

3-6 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARDA DİNİ EĞİTİM

3-6 Yaş Arasındaki Çocuklarda Dini Eğitim

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.