Cep Telefonu Bağımlılığı 3 Yaşına Düştü

Cep telefonu bağımlılığının 3 yaşına kadar düştüğünü söyleyen Uzman Pedagog İshak Orhan, "Çocuklar ellerine aldıkları telefonu bir daha bırakmıyor ve sadece bir şeye odaklanıyor. Çevresinden kopuk oluyor. Bence ergenlik çağına kadar bu tür teknolojik aletlerden uzak durulmalı. Bu bağımlılık, yapay otizme sebep oluyor" açıklamasında bulundu.

Uzman Pedagog İshak Orhan, cep telefonu bağımlılığının 3 yaşına kadar düştüğünü söyledi. Orhan, "Çocuklar ellerine aldıkları telefonu bir daha bırakmıyor ve sadece bir şeye odaklanıyor. Çevresinden kopuk oluyor. Bence ergenlik çağına kadar bu tür teknolojik aletlerden uzak durulmalı. Bu bağımlılık, yapay otizme sebep oluyor" dedi.

Uzman Pedagog İshak Orhan, anne babaların erken yaşta çocukların eline cep telefonu, tablet, bilgisayar gibi aletleri vererek çocukları kendi elleriyle zehirlediklerini söyledi. Orhan, şöyle konuştu: "Bu araçlar çok fazla çocuğa veriliyorsa, o çocuğu anne baba bizzat kendi eliyle zehirliyor. Çünkü bunlar direkt beyin hücrelerini öldürüyor. Ayrıca çocuklarımızın hayat boyunca sahip olacakları kişiliklerinin yüzde 60'ı ilk 6 yılda oluşuyor. ilk 6 yılda bu çocuklara verilen cep telefonları, tablet ve bilgisayarlar bunların hayal dünyalarını kısıtlıyor, yaratıcı, eleştirel düşüncelerini öldürüyor. Çok yönlü odaklanabilmelerini öldürüyor. Çocuklarımız neredeyse yapay otistik duruma geliyorlar.''

'BAŞARISIZ OLACAKLAR'

Cep telefonu kullanımının çocukları başarısızlığa iteceğini ifade eden Orhan, ''Örneğin; nasıl çocuğunu ismiyle çağırıyorsun, seni duymuyor bile, bir şey söylemeye çalışıyorsun, söylediğini algılayamıyor, anlamıyor. O kadar ciddi bir boyutu var bu tür araçların. Ama maalesef çocuğum sussun, ağlamasın diye çocukların ellerine bu tür aletleri veriyorlar. Bu çocuklar sonunda doyumsuz oluyorlar. Bu çocuklar kesinlikle başarısız olacaklardır. Kafaları çalışmayacaktır. Akıllarını kullanamayacaklardır. İş önce anne babaya okulda da öğretmenlere düşüyor. Belli yaşlarda ellerine asla bu aletler verilmemeli" dedi.

ERGENLİK DÖNEMİNE KADAR VERİLMEMELİ

Cep telefonu, tablet, bilgisayar gibi aletlerin çocuğa ergenliğe kadar verilmemesi gerektiğini ifade eden Orhan, "Bu aletleri çok güzel kullanırlar. Ondan sonra anne babalar övünüyorlar, benim çocuğum çok güzel bilgisayar kullanıyor, 3-4 yaşında ama nasıl tablet kullanıyor diye. Bu aslında yanlış bir anlayış. Bu tür aletler, ergenliğe kadar bence verilmemeli. Ergenlikten sonra da günde bir saati geçerse çocukları bağımlı hale getirir. Bu ciddi bir bağımlılık, hastalıktır" diye konuştu.

"3 YAŞINDA BİLE HASTAM VAR"

Sürekli telefonla oynayan 3 yaşında bir hastasının olduğunu belirten İshak Orhan, "3 yaşında bir çocuk geldi. Gözlerini sürekli kırpıyor, açamıyordu. Ailesine, 'Bu çocuğun eline cep telefonu mu verdiniz?' dedim. 'Evet' dediler ve sonra o telefonu çocuğun elinden alınmasını istedim. Telefonu aldılar ve çocuk 1 ay kadar sonra gözlerini tam olarak açabiliyordu. Bu cep telefonu ve tabletler beyne hasar veriyor. Çocuklar o nedenle tek yöne odaklanıyor çok yönlü odaklanamıyorlar. Elbette 7 yaşından önce çok yönlü odaklanmaları zaten zor. Biz de bu aletleri çocuklara vererek, onları radyasyona maruz bırakarak, çocukların hiçbir şekilde hiçbir yere odaklanamamalarına sebep oluyoruz. Anne baba özellikle dikkat edecek. Yapay otizm dediğim bu. Çocuklar radyasyon nedeniyle tek yönlü olarak telefonlara yöneliyor, çevresiyle iletişim kurmuyorlar" diye konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.