Camilerde Gençlik Kolları Kuruluyor

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), gençleri FETÖ benzeri dini istismar eden yapılardan korumak, cami ile buluşturmak ve ibadete teşvik etmek amacıyla gençlik kolları oluşturacak.

Cami dernekleri ve Diyanet Vakfı bünyesinde oluşturulacak gençlik kolları, öncelikle merkez camilerde yapılandırılacak. Her gençlik kolu, kendi camisi bünyesinde faaliyet gösterecek. Sabah namazında buluşacak gençlik kolları; ilmihal, hadis, tefsir gibi dersler alacak. Gençlik kolları; futbol, voleybol, basketbol, masa tenisi gibi turnuvalar da düzenleyecek.

Üyelik sistemine göre yapılandırılacak gençlik kollarında, üyelerden herhangi bir ücret talep edilmeyecek. Gençler, sosyal sorumluluk bilinciyle “gönüllülük” esasıyla hareket edecek. Üye gençler kendi aralarından başkan, başkan yardımcısı ve eğitim sorumluları seçebilecek. Her camide oluşturulacak gençlik kolları için bir logo tasarımı yapılacak. Üye olan gençlere üyelik kartı verilecek, bu yolla gençlerde aidiyet duygusu oluşturulacak.

‘GEÇ KALMA GENÇ GEL’

2014 yılında Camiler Haftası’nın temasının “Cami ve Gençlik” olduğunu anımsatan Din Hizmetleri Genel Müdürü Yaşar Yiğit, “Geç kalma genç gel hedefiyle çıktığımız bu çalışmayla camilerimizi gençlerle ihya ve imar edelim. Modern zamanların türlü hengâmeleriyle zihin ve gönül dünyası berraklığını kaybetmeye yüz tutmuş genç dimağların caminin huzur veren iklimiyle mamur kılınması, temel amacımızdır” dedi.

FETÖ RAPORUNDA YER ALDI

Din İşleri Yüksek Kurulu’nca hazırlanan “Dini İstismar Hareketi FETÖ” raporunda, dini ve maneviyatı kirletmekten kaçınmayan saldırının pek çok vatandaşın yanı sıra bilhassa gençlerin maneviyatını derin bir bunalıma ve çıkmaza sürükleme potansiyeline dikkat çekilerek; “Sanal âlemin kıskacında her türlü illegal ve zararlı etkilere açık olan milyonlarca gencimizin dini, ahlaki ve milli değerlerle donanmaları yolunda başta Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere tüm yetkili kurum ve merciler acil eylem planları yaparak gerekli somut adımları atmalıdır. Bu çerçevede camilere bağlı ‘Gençlik Kolları’ oluşturulmalı, il ve ilçelerde ‘Gençlik Rehberi’ adıyla yeterli kadrolar ihdas edilmeli ve bu rehberler aracılığıyla DİB ideal bir gençliğin yetiştirilmesinde gerekli desteği vermelidir” denildi.

Kaynak: Habertürk, Haber7

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.