Camiden Onlar İçin Anons Yapıldı

Hz. Ömer'in (ra) “Dağlara buğdaylar serpin. 'Müslüman ülkede kuşlar aç' demesinler.” sözüne bir örnek güzel ilimiz Muş'un Korkut ilçesinden geldi. Köyde imamlık yapan Özkaya, yaban hayvanların telef olmasını önlemek amacıyla camiden anonslar yapıp köy halkıyla doğaya yem bırakmaya davet etti.

Muş'un Korkut ilçesine bağlı Taşlıca köyünde görevli İmam İbrahim Özkaya, soğuk hava ve kar yağışı nedeniyle yiyecek bulamayan yaban hayvanları için cemaatiyle doğaya yem bırakıyor.

Cami hoparlöründen Türkçe ve Kürtçe anonslar yapan Özkaya, köylüleri ağır geçen kış şartlarında yaban hayvanları için doğaya yem bırakmaya davet ediyor.

Özkaya, cemaat ve köy halkıyla topladıkları yem ve ekmekleri çuvallarla hayvanların yoğun olarak yaşadığı bölgelere taşıyor.

Özkaya, yaptığı açıklamada, köy halkıyla doğadaki canlılara bu yolla sahip çıkmaya çalıştıklarını söyledi.

İnsanların hayvanlara merhamet etmesi gerektiğini hatırlatan Özkaya, "Bölgede çok kar yağdığı için yaban hayvanlarının aç kalarak telef olmaması için zaman zaman anons ediyoruz. Köylülerimizle doğaya yem ve ekmek bırakıyoruz." diye konuştu.

KIŞ SONUNA KADAR YAPACAĞIZ

Köy sakinlerinden Ferit Yalçın, kış şartlarında hayvanların yiyecek bulmakta zorlandığına işaret ederek, hayvanların yoğun olduğu Kosor bölgesine yiyecek bıraktıklarını belirtti.

Yoğun yağan karın hayvanların yiyeceklerinin üstünü örttüğüne dikkati çeken Yalçın, şöyle konuştu:

"Soğuk geçen gecelerde ayaz olduğu zaman kar zeminde donmuş oluyor ve hayvanlar yiyeceklerine ulaşamıyor. Bugün de köy imamımız cami hoparlöründen anons ederek doğaya yem bırakmamızı istedi. Herkes kendi evinde buğday, ekmek ve yem getirdi. Şu anda hayvanların yoğun olarak gezdikleri bölgelere bıraktık. Köylüler olarak kış mevsimin sonuna kadar bunu yapmaya devam edeceğiz. Bu yemlerden keklik, tavşan, tilki gibi bir çok hayvan faydalanıyor. Ancak avcılar zaman zaman gelip avlıyorlar. Onlardan rica ediyoruz. Bu bölgeye gelip özellikle keklikleri öldürmesinler."

Doğadaki canlıların kendileri ve bölge için çok önemli olduğunu dile getiren köy sakinleri, imamları tarafından başlatılan çalışmanın diğer köylere de örnek olmasını diledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.