Cami ve Kitapla Buluşma Zamanı

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve bugün Türkiye’deki tüm camilerde okunan cuma hutbesinin konusu "cami ve kitap medeniyeti" üzerine oldu.

İşte bugünkü cuma hutbesi:

Aziz Müminler!

Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz, şöyle buyuruyor: “Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar imar edebilir.” 1

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Yeryüzü, bana mescid kılındı; temiz kılındı.”2

Kardeşlerim!

Geliniz! Bugünkü hutbemizde hep birlikte önce hicreti hatırlayalım. Allah Resulü’nün Mekke’den Medine’ye hicretini, Yesrib’in Medine’ye dönüşmesini hatırlayalım. İslam davasının büyük miladı olan hicreti yâd edelim. Hz. Ömer’in, hicreti İslam takviminin başlangıcı olarak kabul edişini hatırlayalım. Ve bugün asıl hicretin, Allah ve Resûlü’nün yasakladığı kötülüklerden hicret olduğunu hatırlayalım. Bu vesileyle Pazar günü gireceğimiz yeni hicri yılımızın hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.

Kardeşlerim!

Geliniz! Bugünkü hutbemizde bir de Muharrem ayını hatırlayalım. Muharremü’l-harâmı, hürmete şayan mübarek ayı, âşûrâyı, Kerbelâ’yı hüzünle yâd edelim. Şehitlerin ser çeşmesi, cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin’i hatırlayalım. Resûl-i Ekrem’e ve ehl-i beyti Mustafâ’ya salât ve selam gönderelim.

Kardeşlerim!

Geliniz! Bugünkü hutbemizde camiyi veçeyrek asrı aşkın bir süredir kutladığımız Camiler Haftası’nı da hatırlayalım. Camiyi şehrin kalbine, hayatın merkezine yerleştirmenin yollarını arayalım. Mescidin, mabedin, hayatımızda ne kadar önemli olduğunu hatırlayalım. Bu vesileyle Camiler Haftası’nın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Camilerimize hizmeti geçmiş ve dâr-ı bekâya irtihal etmiş olan bütün mümin kardeşlerimize Yüce Rabbimizden rahmet diliyorum.

Kardeşlerim!

Bugün, ayrıca Camiler Haftası’nın konusunu sizlere hatırlatmak istiyorum: Cami ve Kitap. Geliniz! Camilerimizi yeniden kitapla buluşturalım. Okuyalım! Kerim Kitabımızı, kâinatı ve insanı okuyalım. Zira İslam medeniyeti, bir kitap medeniyetidir. Bu medeniyet, Kerim Kitabımızın “oku!” emriyle hayat bulmuştur.

Bugün İslam dünyası olarak içinden geçtiğimiz, tarihimizin en zorlu sürecinin temelinde bilgisizlik, cehalet ve taassubun olduğu açıktır. Kitapla aralarına mesafe koyanlar, hakikati insanların elinde görmeye başlamakta, şahısları hakikatin yerine ikame etmektedirler.

Oysa bizlere düşen, insan, medeniyet, kâinat ve düşünce merkezli okumalar yapmaktır. Kitaptan doğruyu, adaleti, ahlakı, fazileti öğrenmektir. Kitabın bilgisiyle donanmaktır. Kitap vasıtasıyla var oluşumuzun gaye ve hikmetini kavramaktır.

Aziz Kardeşlerim!

Geliniz! Hep birlikte yeniden yücelmek için Kitaba, Kitabın “oku!” emrine sımsıkı sarılalım. Önce Kitabı, sonra kendisini ve kâinatı okuyan; hak ve hakikatin peşinden koşan nesiller yetiştirelim. Camilerimizi yeniden ilim, irfan merkezlerine çevirelim. Camilerimizde kütüphaneler kuralım, ders halkaları oluşturalım. Zihnimizi, gönlümüzü, ruhumuzu camiyle, kitapla mamur edelim. Hayatımızı cami, camimizi hayat kılalım. Şairin, ifadesiyle;

“Bizde ayrı sayılmaz bir kitap, bir mihraptan,

Ki uğuldar kubbemiz ‘oku!’ diyen hitaptan.”

Kardeşlerim!

Rabbimiz, üzerimizden bilginin ışığını, ilmin nurunu eksik etmesin. Bizleri caminin huzurundan ve ilmin bereketinden mahrum bırakmasın.

1 Tevbe, 9/18.

2 Buhârî, Salât, 56.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.