Çalışanlara Ramazan Uyarıları!

Oruç tutarken açık havada çalışanların şekeri düşebilir. Ofiste masa başı çalışanların kabusu ise kabızlıktır. İftardan sahura kadar bol su içilmelidir.

Ramazan'da açık havada çalışanların hipoglisemi, masa başı çalışanların ise kabızlık sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Yard. Doç. Dr. Engin Türkmen, bazı uyarılarda bulunuyor. İçi bol lifli, şeker ve diğer besinler açısından oldukça orantılı bir besin kaynağı olan hurma ile oruç açmak en ideal olanıdır. Hurma bulamazsak zeytin de olabilir; kaybettiğimiz tuzu bu şekilde alabiliriz. Ardından bir bardak su içebiliriz. Sonra hafif, çok sıcak olmayan bir çorba ile yemeğe başlayabiliriz. Mide torba gibidir, akşama kadar aç kaldığında kapanır, açılma hareketi için su ve çorba yeterlidir; böylece mide kendine gelir. Sonrasında hemen ana yemeğe geçilmemeli. Midenin kendine gelmesi ve ana yemeğe geçmesi arasında 10 dakika zaman olmalıdır. Bu süre zarfında vücut kendine gelir, alarm merkezleri uyanır.

İFTARDA ACI ÜLSER YAPAR

Aşırı kızartmalar, şeker yükleyici yemekler ve mideyi rahatsız eden gıdalardan, acı, baharatlı, ekşi yiyeceklerden uzak durun. Mide içi asit dolmuş yiyecek beklerken; siz ikinci bir asit kaynağı olan yıpratıcı bir yiyecek gönderirseniz, mide duvarını yaralayacak şeyleri yerseniz; mide duvarında birkaç gün sonra bir sürü yaralar ve çatlaklar açılır. Bunun sonucunda hiç mide şikayeti olmayan kişiler bile önce gastrit, sonra ülser gibi hastalıklarla karşı karşıya gelebilir. Bunları çok yemek istiyorsanız, iftarla sahur arası bir dönemde, tok mideyle az miktarda yiyebilirsiniz. Sahurda yumurta, ceviz, balık, yoğurt, sütlaç tarzı besinler tüketilebilir.

AĞZIN ASETON GİBİ KOKMASI SAĞLIKLI BESLENMEYE İŞARET

Vücut karbonhidrat almayınca, içerisinde var olan karnitin denilen bir madde ile birlikte yağlar yıkılır ve serbest yağ asitleri ve gliserol denilen iki bileşik ortaya çıkar. İşte bu serbest yağ asitleri beyin tarafından rahatlıkla kullanılabilir. Bunun kokusu aseton gibidir. Bu yüzden aç olan kişinin ağzı aseton gibi kokar. Oruçlu bir insanın ağzı aseton gibi kokuyorsa; bu, kişinin doğru ve iyi beslendiği anlamına gelir. Çünkü karbonhidratlar yerine yağlar yakılmaya başlar. Vücuttaki aşırı yağlar, özellikle göbek çevresinde ve basen çevresinde yağlar yakıldığı zaman serbest yağ asitleri ortaya çıkar. Serbest yağ asitleri yakıldığı zaman vücudumuza enerji gelir. Bu yağ asitleri oldukça besleyicidir ve orucun daha kolay geçmesine yardımcı olur. Bu kişiler formlarını korudukları gibi, vücutlarından bir-iki kilo yağ atarlar.

sıcaklar

LİFLİ BESLENİLMELİ BOL SIVI ALINMALI

Açık havada, sıcak altında ve ağır işlerde çalışanlar; Ramazan boyunca çok daha fazla dikkatli olmalılar. Bu şekilde çalışanlar için sodyum, potasyum ve sıvı kaybı ön plandadır. Beslenmede yeterli miktarda tuz ve sıvı alınmalı. Daha fazla protein tüketmeliler, hipoglisemiye girmemeleri için tatlılardan uzak durmalılar. Masa başı çalışanlarda ise oruç döneminde kabızlık problemi görülebilir. Bu kişiler ise iftarda ve sahurda lifli gıdalar ve yeşilliği daha fazla tüketmeliler. Sahurda bol sıvı almalılar.

ŞEKER VE TANSİYON KONTROLÜ ZORLAŞIR

Zeminde kalp yetersizliği, kronik böbrek hastalığı, ciddi şeker hastalığı, kronik astım şikayeti olanlar, gebeler, düzenli ilaç ya da insülin kullananlar ve düzenli olarak diyalize giren hastaların oruç tutmaları sakıncalıdır. Çünkü uzun süre aç kalmak sıvı kaybı ve elektroid kaybını beraberinde getirir; sodyum, potasyum dengesizliğine yol açar. Şeker hastalarında şeker kontrolü zorlaşır. Bunun yanı sıra ülser gibi ciddi mide problemi olanların oruç tutması sakıncalıdır. Ancak herkesin vücudu açlığa farklı tepki verir, bu nedenle hastalar oruç tutmadan önce mutlaka hekimine danışmalıdır. Kolesterol ve tansiyon hastaları, romatizma hastaları; ilaçlarını düzgün aldıkları sürece doktor kontrolünde oruç tutabilirler.

RAMAZAN'DA TATİLE ÇIKACAKLARA ÖNERİLER

SAHURDA YOLA KOYULUN

Ramazan ayında oruçlu tatile çıkacaklar için sahurdan sonra yola çıkmak daha faydalı olacaktır. İftara yaklaştıkça kan şekeri düşeceğinden motor aktivitelerde sorunlar ortaya çıkabilir; dalgınlık, uyuklama gibi... Bu nedenle kişinin fiziksel açıdan en iyi durumda olduğu sırada yola çıkması ve yorulduğu anda araç kullanmayı bırakarak dinlenip yola devam etmesi daha uygundur.

GÜNEŞ ALTINDA UZUN VAKİT GEÇİRMEYİN

Güneşte fazla kalmak, aşırı aktivitelerde bulunmak, fazla egzersiz yapmak; güneşin en tepede olduğu saatlerde güneşlenmek, yüzmek, spor yapmak son derece tehlikelidir. Sabah ve öğleden sonra aşırıya kaçmadan yüzme gibi sporların yapılması, mümkün olduğunca gölgede kalınması daha doğrudur.

ORUÇ TUTARKEN YAPILACAK EN İYİ SPOR: YÜRÜYÜŞ

  • Ramazan döneminde sportif aktivite yapılıp yapılmayacağından çok ne tür aktivitenin yapılacağı önemlidir. Çünkü vücut su kaybederken kardiyo türü egzersizlerin yapılması uygun değildir.
  • Oruca bağlı olarak glikojenin eksikliğinde, biraz yağın yakılması, oruç tutan kimseye zarar vermez. Bilmemiz gereken en önemli şey; aşırı egzersizden kaçınmak, kendimizi kötü hissettiğimizde egzersizi hemen kesmektir.
  • Ayrıca egzersizin zamanlaması çok önemlidir. Egzersiz için en uygun zaman iftardan birkaç saat sonrasıdır.
  • Oruç sırasında özellikle yavaş hareket ve sabır gerektiren sporlar yapmak tavsiye edilir; yürüyüş, gezi, golf gibi.
  • Ağırlık kaldırma türü bir aktivite yapılacaksa, iftardan birkaç saat sonra yapılmalı.
  • Kan dolaşımını dikkate alıp sık sık dinlenme arası verilmeli.
  • Oruç tutarken, sporu normalden daha yavaş yapmak gerekir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.