Çad'da Kirli Su Nedeniyle Binlerce Çocuk Ölüyor

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) Çad Temsilciliği Yetkililerinden Celestin Traore, açıklamasında, Çad'da çok sayıda çocuğun, kirli su nedeniyle hastalanarak hayatını kaybettiğini söyledi.

Her 5 çocuktan 1'inin ishal olduğunu söyleyen Traore, "Ülkede temiz su eksikliği yüzünden her yıl 50 bin çocuk su kirliliğine bağlı hastalıklara yakalanıyor ve bunlardan 19 bini hayatını kaybediyor." dedi.

Traore ayrıca hükümet yetkililerinin temiz su ihtiyacının karşılanması amacıyla yoğun çaba gösterdiğini ancak hasta çocuk sayısının düşmediğini vurguladı.

TEDAVİ ETMEK MASRAFLI

Büyük Salgınları Önleme Merkezinin Başkanı Dr. Ahmet Mustafa, bu hastalıkların Çad Gölü Havzası, Kanem, Salamat ile Logone Oriental gibi ülkenin gelişmemiş bölgelerinde daha hızlı yayıldığına ve buradaki vaka sayısının diğer bölgelere oranla daha fazla olduğuna işaret etti.

Ölen çocukların çoğunun gereken tedaviyi göremediği için yaşamını yitirdiğini belirten Mustafa, hükümetin bu çocukları tedavi etmek için her yıl 25 milyon dolara ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.

Öte yandan Mustafa, hastaları tedavi etmenin ihtiyaç duyulan bölgelere su dağıtmaktan daha masraflı olduğuna dikkati çekti.

ÇADLILAR, TEMİZ SU İÇİN KİLOMETRELERCE YÜRÜYOR

Eski Hayvancılık Bakanı Ali Taher, ülkede en çok kadın ve çocukların susuzlukla mücadele ettiğini anlattı.

Su Bakanı Sıddık Abdulkerim Haggar da 2015'te halkın suya erişme oranının yüzde 42 olduğunu bu oranın 2017'da ancak yüzde 46'ya çıktığını söyledi.

Haggar, 5 yıl içinde bu oranı kırsal bölgelerde yüzde 60'a, şehirlerde yüzde 70'e çıkartmayı hedeflediklerini bildirdi.

"Çad için Su" adlı sivil toplum kuruluşunun Başkanı Cimasra Emmanuel Oci, kırsal bölgelerdeki Çadlıların temiz su için günde ortalama 7 ila 10 kilometre yürümek zorunda kaldıklarını ifade etti.

Muhalefetten Sınır Tanımayan Sosyalist Partisi Başkanı Dinamu Daram ise "Çadlıların temiz su ihtiyacı giderilmezken komşu ülkelerde terörle mücadele kapsamında yüz milyonlarca dolar harcanıyor." eleştirisinde bulundu.

Kaynak: Dünya Bülteni

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.