Bulgaristan'da Bir Türk İli: Kırcaali

Soydaşlarımızın çoğunlukta olduğu Bulgaristan şehirlerinden biri olan Kırcaali'de Türkler, asırlık geleneklerinden kopmadan hayatlarını sürdürüyorlar.

Yunanistan'a 90, Türkiye'ye 120 kilometre mesafede olan Kırcaali, yaklaşık 150 bin nüfusa sahip. Traklar'ın, Antik Yunanlar'ın, Romalılar'ın ve Bizanslıların kesişme noktası olan Kırcaali, Balkanlar'da Türkler'in yoğun yaşadığı şehirlerden biri. Aynı zamanda ''hoşgörü şehri'' olarak bilinen Kırcaali'de asırlardan bu yana farklı dine, kimliğe mensup insanlar bir arada yaşıyorlar. Yoğun olarak Müslümanların yaşadığı bölgede birçok kültürel faaliyet yürütülüyor, sanat adamları yetişiyor, Türk kültürü ve gelenekleri muhafaza ediliyor.

115 Türk köyü bulunan Kırcaali'nin merkezinde 17. asırdan kalan bir Osmanlı camisi tarihe şahitlik ediyor. Merkez Camiî olarak bilinen mabed, şehrin ibadete açık olan tek camisi... Kırcaali'nin simgelerinden biri de Saat Kulesi. Şehir meydanında bulunan Saat Kulesi'nde her saat başı Bulgaristan'ın Osmanlı'dan ayrılışını anlatan bir marş çalınıyor. Bölge halkının her geçen gün artan tepkisine rağmen uygulamayla ilgili değişen bir şey yok.

Rodoplar'ın eteklerindeki Kırcaali, Bulgaristan'ın en yeşil şehirleri arasında yer alıyor. Binlerce yıl farklı medeniyet ve kültürlerin buluştuğu Kırcaali, Bulgaristan'ın hızlı gelişen şehirlerinden biri.

BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN SESİ

Bulgaristan'da yaşayan Müslümanların sayısı yaklaşık bir milyon. Ancak buna rağmen şu an 2016 yılı itibariyle yayın hayatını sürdüren tek bir Türkçe gazete var. Yaptığı haberlerle Kırcaali'de Müslümanların ve güncel olayların nabzını tutan, yaşanan sorunlara rağmen yayınlarını aksatmadan 10 yıldır varlık gösteren tek Türk gazetesi Kırcaali Haber Gazetesi. Hem Bulgaristan Türkleri hem den yurt dışında yaşayan Kırcaali Türkleri'nin bütün haberlerini sayfalarına taşıyor. Gazeteyi yayınlayan Müzekki Ahmet, iki kızına da Türkçe'yi sevdirdiği gibi, gazetecilik yolunda da örnek olmuş. Bugün babasıyla birlikte çalışan iki kızkardeş, Bulgaristan'da yaşayan Müslümanlar için gazetenin önemine vurgu yapıyorlar.

Kırcaali'nin ilk ve tek Türkçe Kütüphanesi 10 binden fazla kitaba ev sahipliği yapıyor. Kütüphanede 5 bin Türkçe, 5 bin de Bulgarca kitap mevcut. Edebiyattan, çocuk kitaplarına, romanlardan kaynak eserlere kadar birçok kitaba burada ulaşmak mümkün. Kırcaali Kütüphanesi bugün hem bölge halkı hem de Bulgaristan'da yaşayan azınlığın sesi olarak dikkat çekiyor.

Kırcaali bölgesinde yüzyıllardır yaşatılan gelenekler bugüne taşınıyor. 1993 yılında kurulan Kırcaali Ömer Lütfi Kültür Derneği ve Kırcaali Türk Kültür Evi, Türk geleneklerini yaşatarak önemli bir görev ifa ediyorlar. Her iki dernekte de çeşitli folklör ekipleri yer alıyor. Bu ekiplerin başındaysa Türk Folklör Ekibi ve Halk Oyunları Topluluğu ilk sırada kendini gösteriyor. Bulgaristan'da Türk Folklör Ekibi denildiğinde ilk akla gelen grup: Ömer Lütfi Folklör Takımı oluyor. Başta Balkan ülkeleri olmak üzere Bulgaristan'ı dünyanın farklı ülkelerinde ki yarışmalarda temsil eden ekip, 100 kişiden oluşuyor. Ömer Lütfi Folklör Takımı; çiftetelli, zeybek, Rodop ve Trakya bölgesine has oyunları sergiliyor.

Kırcaali Ömer Lütfi Kültür Derneği'ne bağlı olarak 2015 yılının Nisan ayında, Kültür Eğitim Merkezi açıldı. Derneğin alt katında kurulan merkez, TİKA'nın malî desteğiyle kültür faaliyetleri için gerekli araçlarla donatıldı. Kültür ve Eğitim Merkezi'nin ilk etkinlikleri, İslam sanatlarından ebru ve hat kurslarıydı. Kırcaalililer'in yoğun ilgi gösterdiği ebru kurslarının ardından, merkez öğrencilerden gelen talep üzerine hat kurslarını da açtı.

Türkiye dışında Bulgaristan Türkleri'nin belki de Türk kültür kimlik yaşatan en önemli ögelerden biri halk oyunları ve türküler. Kırcaali Ömer Lütfi Kültür Derneği çatısı altında, yıllardır türkülere ses veren Fahri Ahmet ve kızı Behiye de bu geleneği Rumeli ve Anadolu türkülerini seslendirerek sürdürüyorlar.

Kaynak: Kuzey Haber Ajansı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.