Bu Ülkede Toplu İftar Yasak!

Taşkent yönetimi, şehirdeki lokanta, kafe ve restoranlara toplu iftar yemeği verilmemesi konusunda talimat verdi

Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te kafe ve restoranlarında toplu iftar yapmak yasaklandı.

Ozodlik radyosunun haberine göre Taşkent şehir yönetimi, şehirdeki kafeler, restoranlar ve düğün salonlarında toplu iftar konusunu ele alan bir toplantı yaptı. Toplantıda halkın toplu halde yemek yediği yerlerde dini bir ibadet olan iftar yapılmaması tavsiye edildi.

Toplantıya katılan radyo muhabirine göre Taşkent Belediye Başkanı yardımcısı Şöhret Turdikulov toplantıya katılanlara iftarın bir dini tören olduğunu, ancak kafe, restoran ve düğün salonlarının ibadet yeri olmadığını anlattı.

Toplantıya katılan ve radyoya ismini söylemeden konuşan Taşkent merkezindeki restoran sahiplerinden biri "bize toplu iftar yapmak yasaklandı. İftar siparişlerini kabul etmiyoruz. Bu ciddi bir konu. Toplu iftara izin yok.” dedi.

Taşkent Belediyesinde yapılan bu toplantıya şehirdeki büyük restoran ve lokantaların sahiplerinin davet edildiği bildirildi. Küçük işletmelerin sahiplerine ise konu ile ilgili karakollardaki polis memurları tebliğde bulunacak.

Taşkent’te küçük bir kafe işleten 37 yaşındaki bir Özbek vatandaşı polislerin ona toplu iftar yapmamak hakkında bir yazılı belge imzalattığını söyledi. İşletmeci, “Bir belediye memuru ve bir polis gelerek iftar yapmamam konusunda bana belge imzalattılar. Yetkililer konu hakkında kimseye konuşmamamı da söyledi.” İfadelerini kullandı.

Radyonun haberine göre ise şehir yetkilileri yemekhane sahiplerine toplu iftar yapmama konusunda yazılı talimat vermedi.

Özbekistan Anayasası dini özgürlükleri garanti etmesine rağmen bu ülkede Ramazan ayında toplu iftarlıklar, camilere gitme ve başka konularda birçok kısıtlamalar yapılıyor.

Kaynak: Dünya Bülteni

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.