Boyun Ağrısı Deyip Geçmeyin!

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ülkü Sarpkaya, boyun fıtığının yol açtığı ağrıların, boyunla birlikte baskıya maruz kalan sinirin takip ettiği yoldaki kol, el, sırt, omuz bölgelerine yayılacağını kaydetti.

Giderek hızlanan yaşam, yoğun stres ve uzamış çalışma saatlerinin modern yaşamın artık kaçınılmaz bir gerçeği olduğunu ifade eden Dr. Ülkü Sarpkaya, “Vücudumuzu uygun olmayan duruş ve hareketlere uzun süre zorladığımızda ortaya çıkan yaygın ve bölgesel ağrı zaman zaman yaşam kalitemizi oldukça kötü etkileyebiliyor” dedi.

Boyun bölgesinin önemine değinen Sarpkaya, şöyle konuştu:

“Boyun bölgesi, baş ile gövde arasında önemli yapılara ev sahipliği yapar. Boyun iskeletinde 7 boyun omuru, omurlar arasında disk ve içerisinde omurilik bulunur. Omurganın en hareketli parçası boyun bölümüdür. Hareketin fazla olması nedeniyle aşırı kullanmaya bağlı yıpranmaların olması ve günlük yaşamda gelişebilecek zedelenme nedeniyle boyun ağrılarına sık rastlanır. Boyun ağrılarının en sık karşılaşılan sebepleri nelerdir? Boyun omurlarının hareketini sağlayan eklemler arasındaki disklerin sinirlere baskı yapması sonucu boyuna ve kola yayılan ağrılara sebep olur. Başlangıç aşamasındaki boyun fıtığının ön belirtisi sık sık yaşanan boyun tutulmalarıdır."

Sarpkaya, herhangi bir zorlama ya da rüzgar çarpması olmadan boyun tutulmaları yaşanıyorsa sebebinin boyun fıtığı olabileceğini belirterek şunları söyledi:

"Boyun fıtığının yol açtığı ağrı, boyunla birlikte baskıya maruz kalan sinirin takip ettiği yoldaki kol, el, sırt, omuz bölgelerine yayılır. Boyun hareketlerini zorlaştırır ve kısıtlar. Sinir üzerindeki baskı nedeniyle el ve kollarda güç kaybı yaşanabilir ve uyuşma meydana gelebilir. Boyun ağrılarının temelinde boyun ligamanlarının yani bağlarının gevşekliği yatmaktadır. Boyun bölgesi bağları gevşek olduğunda yeterli stabiliteyi sağlayamamakta ve bu da boyun ağrısının ilk basamağı miyofasial ağrıya ve boyun düzleşmesine sebep olmaktadır. Zamanla omurlar arası diskin de kayması ile boyun fıtığı tabloya eklenir. Bu sürecin devam etmesi ve yaşla birlikte yıpranmanın artmasıyla boyun kireçlenmesi gelişir.”

Sarpkaya, proloterapi ile boyun ağrılarının nasıl tedavi edildiğini şöyle anlattı:

“Proloterapi metodu kas iskelet sistemini etkileyen fıtık, kireçlenme, yırtık gibi tüm ağrılı durumların kalıcı iyileşmesini sağlayarak tedavi imkanı veren önemli bir uygulamadır. İlk kez Amerika’da popüler olmuş ve özellikle sporcu yaralanmalarında ve kronik dejeneratif hastalıklardaki başarısı nedeniyle uzun yıllardan beri uygulanmaktadır. Eğitmeni olduğum Bilimsel Proloterapi Derneği bünyesinde yaptığımız kurs ve çalışmalar nedeniyle ülkemizde de giderek yaygınlaşmaktadır. Vücutta zayıflamış bağ ve tendonların yapışma bölgelerine hücre çoğaltıcı (proliferan) özelliği olan özel solüsyon uygulanarak enjeksiyon yapılır. Tedavinin etkinliği yöntemin doğru periyotlar ve şekilde ehil ellerde doğru uygulanmasına bağlıdır. Proloterapi boyun bölgesi bağlarının güçlenmesini ve dengesini sağlayarak boyun ağrılarının iyileşmesini sağlamaktadır. Proloterapi yöntemi ile boyun ağrıları son derece etkin bir şekilde tedavi edilebilir. Boyun bölgesi bağlarının sağlamlaşması ve boyun dengesizliğinin düzelmesi sağlanarak sağlıklı anatomik yapıya yeniden kavuşmak mümkün olabilmektedir. Uygulanan bölgede kanlanmanın artması ile baş dönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetlere ve baş ağrılarına kalıcı çözüm sağlanabilir.“

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.