Bombalardan Kaçtılar Soğukla Savaşıyorlar

Suriye'de son günlerdeki yoğun saldırılar nedeniyle Hatay sınırı yakınlarında güvenli gördükleri kamplara kaçan binlerce kişi, dondurucu soğuk altında barınma sorunu yaşıyor.

Suriye'de son günlerdeki yoğun saldırılar nedeniyle Hatay'ın Yayladağı sınırı yakınlarında güvenli gördükleri kamplara kaçan binlerce kişi, dondurucu soğuk altında da iç savaşın neden olduğu mağduriyet ve çaresizliği yaşıyor.

Suriye'de Esed rejimi ve destekçilerinin muhaliflerin kontrolündeki Halep, Lazkiye ve İdlib kırsalına yönelik saldırıları şiddetini arttırarak sürüyor. Hava destekli saldırıların yoğunlaşması ve yerleşim yerlerinin hedef alınması üzerine kadın, çocuk, yaşlı ve genç binlerce insan bölgeden göç ediyor. Bir kısmı rejime yakın noktalardan kaçarak iç bölgelere giden Suriyelilerin, bir kısmı ise güvenli gördükleri Türkiye sınırı yakınlarına kaçmayı tercih ediyor.

Hatay'ın Yayladağı ilçesi sınırı karşısındaki boş alanlara gelenler, kurdukları çadırlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Bölgedeki hemen her noktada onlarca çadır kurulduğu görülüyor. Barınma için kamplarda boş yer olmaması nedeniyle civardaki boş arazileri seçen Suriyeliler, elektrik, su ve altyapının olmadığı alanlara kurdukları derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyor. Çoğu çadırda, soba ve yere serecek kilimin bile olmadığı bölgede, bazı insanlar beraberinde getirdiği küçükbaş hayvanla aynı çadırda yaşam mücadelesi veriyor.

"TEK ÇADIRDA 20 KİŞİ YAŞIYOR"

Suriye'nin Hırıbtıcöz köyü yakınlarındaki Şehitler Kampı'nın sorumlusu Ahmed Muhammed Herra, yaptığı açıklamada, kamplarında Suriye'nin birçok ilinden gelen insanlarının barındığını aktardı.

Son günlerde göç ve soğuk hava nedeniyle büyük sorunlarla boğuştuklarını aktaran Herra, "Son 2 aydır Cisreş Şuğur ve İdlib kırsalı yoğun vuruluyor. Oralardan kaçan insanlar yanımıza geliyor. Onlara çadır ve eşya veremiyoruz. En fazla 25 aile kadar alabildik. Çadırlarda akrabası, yakını olan onun yanına gidip yerleşiyor. Mecburen 1 çadırda 15-20 kişi beraber yaşıyorlar çünkü dışarısı çok soğuk." diye konuştu.

Çadır bulamayan insanların başka bölgelere göç ettiğini anlatan Herra, bu şekilde insanların günlerce yağmur ve soğuk altında kalacak yer aradığını anlattı.

"GÖÇ ARTACAK"

Herra, İdlib kırsalındaki insan sayısının devam eden göç nedeniyle her gün arttığını aktararak, şöyle devam etti:

"Kamplarda önceden gelen insanlar da var. Eski gelenler bir şekilde geçiniyor ancak yeni gelenlerin hiçbir şeyi yok. Çok kötü şartlarda yaşıyorlar. Bazıları çadır satıyor. İnsanların bunu alacak durumu yok. Şu an çadırlarımızda 250 aile yaşıyor. Rusya ve Esed rejimi bölgeyi vurmaya devam ediyor. Bu nedenle sayı artacak. Buna şimdiden önlem almak gerek çünkü bizim bu insanlara verecek hiçbir şeyimiz yok."

"YAĞMUR YAĞDIĞINDA SU ALMAYAN ÇADIRLARA GİDİYORUZ"

İdlib kırsalından 1 ay önce göç eden ve Yayladağı sınırı yakınlarındaki Hırıbtıcöz köyü karşısına çadır kuran Muhammed Hamro da 3 çocuğuyla 6 metrekarelik çadırda yaşadığını ifade etti.

Çadırının eski olması nedeniyle her yağmurda su aldığını belirten Hamro, "Yağmur yağdığında su almayan başka çadırlara gidiyoruz. Kiminin battaniyesi, kiminin elbisesi, kiminin de çadırı yok. Bu şekilde kışı nasıl geçireceğiz bilemiyoruz. Bombalar nedeniyle ölümden kaçtık, inşallah burada soğuktan ölmeyiz." ifadesini kullandı.

Hamro, kendilerinin çadırı olduğundan diğer insanlara göre şanslı oldukları, bölgedeki halkın soğuktan ölmemesi için tüm insanlığa çağrı yaptıklarını kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.