Böbrek Uyumunu Tespitte Yeni Yöntem Sanal Doku Testi

Böbrek yetmezliği yaşayan ve doku testleri uyumsuz olduğu için nakil olamayan hastalar için "sanal doku testi" büyük kolaylık sağlıyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesinde Türkiye'de nadir olarak uygulanan sanal doku testi acil böbrek nakli olmayı bekleyen Ayşe Özsoy'u hayata bağladı.

Sanal doku testiyle yapılan böbrek nakline ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Acar Tüzüner, böbrek naklini gerçekleştirdikleri Ayşe Özsoy'un yüksek riskli nakil hastası olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Tüzüner, vücudu PRA denilen böbreğe karşı antikorlar üreten Özsoy'un doku testlerinin uyumsuz gelmesi nedeniyle acil böbrek nakli listesine aldıklarını belirtti. Tüzünar, "Özsoy'un hangi böbreklere karşı dirençli olduğunu da doku testleriyle çalıştık. Ulusal organ nakli sisteminde sunulan böbreklerden uygun olan böbreği bulmaya çalıştık. Bu sırada kanındaki antikorları temizledik." ifadelerini kullandı.

Kağıt üzerinde direnç gösterilen dokularla kendilerine sunulan böbrekleri karşılaştırdıklarını anlatan Prof. Dr. Acar, şöyle konuştu:

"Tüpte yapılan doku testlerini sanal olarak yaptık. Bu sayede Ayşe Hanım, böbrek nakli olabildi. Bu da Türkiye'de nadir olarak yapılan bir uygulama oldu. Doku direnci yüksek olan hastalar, yüzde 80'in üzerinde olan hastalar, çoğu zaman nakil şansı bulamıyorlardı. Böbrek sunulsa bile doku testleri olumsuz geldiği için böbrek nakline uygun olmuyorlar. Sanal doku testi sayesinde sunulan tüm böbrekleri karşılaştırarak uygun böbreği bulmak mümkün oluyor. Tüpte yapılan testte alıcının ve vericinin bütün kanlarını tüpün içerisinde laboratuvarda karşılaştırmanız gerekiyor. Bu da çok zaman alan bir yöntem. Bu tip hastalarda böbrek naklinin olmasını engelliyor."

"4 BÖBREKLE YAŞIYORUM, ÇOK MUTLUYUM"

Sanal doku testi sonucuyla, aranan böbreğe hızlıca ulaşan ve böbrek nakli olan 50 yaşındaki Ayşe Özsoy, ilk böbrek naklini 2010 yılında olduğunu belirterek, 5 yıl boyunca sağlıklı bir yaşam sürdüğünü anlattı.

Vücudunun nakledilen böbreği reddetmesi sonrasında 2015'te yeniden diyalize girmeye başlayan Özsoy'a, tekrar nakil ihtiyacı ortaya çıktı. Özsoy, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesine başvurdu.

Diyalize girmenin zorlu bir süreç olduğunu dile getiren Özsoy, "Organ bağışlamaya karar verenler, bir diyaliz merkezine gitsinler, o zaman bağış yapmaya karar verirler." dedi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesine başvurduktan sonra nakil olmasına ilişkin tüm süreçlerin araştırıldığını ifade eden Özsoy, "Diyalize neden giremediğim araştırıldı. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığına organ nakli olabilmem için acil çağrı yapıldı. 4 aydır burada tedavi görüyorum. Bazı değerlerim kontrol altına alındı. Sanal doku testiyle birlikte tekrar nakil olmama karar verildi." dedi.

Tekrar nakil olmasının kendisi için ikinci bir şans olduğunu dile getiren Özsoy, "Şu anda dört böbrekliyim, iki kendi böbreğim var. Biri daha önce 2010'da takılan bir böbreğim, diğeri de yeni nakil olduğum böbrek. 4 böbrekle yaşıyorum, çok mutluyum. İlk nakil olduğum böbrek, İzmir'den geldi. Şu andaki böbreğim ise Yozgat'tan geldi." diye konuştu.

"DÖRT BÖBREĞİ VAR AMA EN SON NAKLEDİLEN ÇALIŞIYOR"

Nakil ekibinde yer alan Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Fırat Kocaay ise, nakil için kendilerine gönderilen organın sağlıklı olup olmadığına baktıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Bütün süreçler tamamlandıktan sonra hastamızı nakle aldık. 2010 yılında nakledilen böbreği vardı, o yerinde duruyordu sağ tarafında, biz bu sefer hastanın sol tarafını açtık. Sol tarafında başarılı bir böbrek nakli ameliyatını tamamladık. Böbrek reddedip bünyesine zarar vermediği sürece daha önceden nakledilen böbreklerinin ya da kendi çalışmayan böbreklerinin çıkarılmasına gerek olmuyor. Enfeksiyon gibi problemler olduğu gibi durumlarda çıkarmak gerekiyor. Böbrek hastaya bir zarar vermiyor. Şu an hastanın iki tane kendine ait bir tane daha önceden nakledilen böbreği var. Bizimki dördüncü böbrek, sadece bizim son naklettiğimiz böbrek çalışıyor."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.