Bir Şehir İki Vatan: Kilis

5 yıldır süren iç savaş yüzünden 2,7 milyon Suriyeli Türkiye'ye kaçtı. Türkiye'nin hemen hemen bütün şehirleri Suriyelilerle tanıştı. Ama bir kentin durumu daha farklı. Sınır şehri Kilis, Suriyeli göçmen nüfusunun, Türk nüfusu geçtiği tek şehir. Hayatın her alanında ortak bir birliktelik var.

Türkiye'nin Suriye sınırındaki şehirlerinden Kilis, Suriye'deki iç savaşın başından itibaren önemli bir değişim yaşıyor. Göçmen sayısı sürekli arttı ve 5 yıl sonra bugün artık yerli nüfusun çok üzerinde. Kilis'te 90 bin civarında Türk nüfusunun yanında bugün artık kayıtlı 127 bin Suriyeli yaşıyor.

Şehirde her yerde Türkçe ve Arapça tabelalar var. Suriyelilerin açtığı işyeri sayısı da 200'ü geçmiş durumda. Sosyal hayat her geçen gün biraz daha birleştiriyor Türklerle Suriyelileri. Kilis'te son iki yılda 263 kişi Suriyelilerle evlendi.

EĞİTİM ÇAĞINDA 30 BİN SURİYELİ ÇOCUK

Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de en çok yaşadığı sorunların başında eğitim geliyor. Kilis'te de ilk ve orta öğretim çağında Suriyeli çocuk sayısı 30 bin. Bir çoğu geçici eğitim merkezlerinde Suriye müfredatıyla eğitim alıyor.

Ancak bir okul var ki orada durum farklı. Milli Eğitim Bakanlığı ve UNICEF işbirliği ile Kilis'te pilot okul seçilen Hürriyet İlkokulu ana sınıfında 60 Suriyeli, 80 Türk öğrenci, birlikte okul öncesi eğitim görüyor. Türk ve Suriyeli çocuklar beraber şarkı söylüyor, oyun oynuyor ve hikâye dinliyorlar. Türkçe bilmeyen Suriyeli çocukların sorun yaşamamaları için Suriyeli iki öğretmen de okulda görevlendirildi. Hibe Jaffal ve Besime Abras, Türkçe öğretmeni olarak görev yapıyor. Besime Abras, Halep Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı okudu. İki yıldır Kilis’te yaşıyor. Abras, Suriyeli çocukların Türkçe öğrendikçe güvenlerinin arttığını, kendilerini daha rahat ifade etmeye başladıklarını söylüyor:

“Türkiye, Suriyeli çocuklar için yeni bir ülke ve yeni bir dil demekti. İlk zamanlar çok zorlanıyorlardı. Şimdi yavaş yavaş Türkçe’yi öğrenmeye başladılar. Çocukların hepsine hem Türkçe hem de Arapça hikayeler okuyoruz, şarkılar söylüyoruz. Böylece daha rahat uyum sağlıyorlar. Arapça konuşan öğretmenlerin olması da Suriyeli çocukları çok rahatlatıyor. Özgüvenleri artıyor.”

Kilis'e yerleşen Suriyelilerin büyük kısmı Halep, Azez ve çevresinden gelenlerden oluşuyor. Kilis, iç savaşın sürdüğü Suriye'ye en yakında noktada, barışa ev sahipliği yapıyor.

Kaynak: Al Jazeera Türk

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.