Bir Rus'un Gözünden Müslümanın Aile Hayatı

Sovyetler devrinde milletler mikserin altındaki meyve parçaları gibi birbirine karıştırılarak dağıtılmıştır.

Maksat etnik ve milli özellikler yerine standart Sovyet vatandaşının ortaya çıkması olmuştur. Kırgızistan’da yaşıyorsanız komşunuz sadece Kırgız değil Rus, Dungan, Koreli, Ahıska Türkü vs. milletlerden oluşur. Bişkek Kız Kur'an kursunun komşuları farklı milletlerden ve farklı dinlere mensup insanlardan oluşmaktadır. Kursun duvarının hemen yanında orta yaşlı bir Rus bayanın evi bulunuyor. Kurs olarak komşularımızla tanışalım diyerek yakın komşuları yemeğe davet ettiğimizde, Rus bayan da davetimizi kırmadı ve geldi. Kendisi dindar bir Hıristiyan. Davetten çok memnun kaldığını ve kuran kursunun sadece olduğu yere değil etrafına da rahmet olduğunu söyledi. Bir müddet sonra Allahın nasibiyle kursta işe başladı. Rusçayı iyi bilmediğimiz için biz de tebliğimizi kitaplarla yapalım dedik. Osman Nuri Topbaş Hocaefendi’nin Rusçaya çevrilen kitaplarından okuması için verdik. Kitapları dikkatle okuyordu. Sanki her sayfadaki yazılara göre yüz hatları şekil alıyordu. Bu halden etkilendik ve “Huzurlu Aile Yuvası” adlı kitaptaki izlenimlerini yazıya dökerek sizinle paylaşalım dedik.

KENDİNİZİ TANITIR MISINIZ?

Adım Natalya Hurssinka. 58 yaşında, dört çocuk annesiyim. Eşim Ahıska Türkü müslümandı. Beni dinimi yaşamada serbest bıraktı. Mesleğim hosteslikti. Şimdi emekli oldum.

HUZURLU AİLE YUVASI ADLI KİTABI OKURKEN HİSSETTİKLERİNİZ NELERDİ?

Kitabı okurken kendi hayatımı gördüm. Sanki yazar benim hayatımı anlatıyor gibiydi. Eşimin ahlâkı çok güzeldi. Kavga etmeden uzun yıllar yaşadık. Evin bütün ihtiyacını görürdü. Özellikle çocuklar küçükken bana çok yardımcı olurdu. Birbirimize karşı saygıyla davranırdık. Kendi yaşantımı bulduğum için kitap beni kendine çekti.

KİTABI OKURKEN KİTABIN HANGİ BÖLÜMLERİ SİZİ DAHA ÇOK ETKİLEDİ?

Müslüman olmasam bile hayatımdan eserler gördüm. Demek ki bende de Müslüman aile hayatı varmış. O sebepten okurken şaşırdım.

KİTABI BİTİRDİKTEN SONRAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİ?

Benim eşim vefat etti. Kitabı okurken hatıralara daldım. Bitirince bütün evlilik hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Çok duygulandım. Sonra bana kitapta yazanlar gibi aile hayatı yaşatan Tanrıya şükrettim. Çocuklarıma da okumaları için tavsiyede bulundum.

YAZAR HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ NELER OLDU?

Yazarın kitabını okumadan önce kuran kursuna gelince onun fotoğrafını görmüştüm. Fotoğrafı görür görmez kendisinden pozitif enerji aldım. “Bu insan çok merhametli birine benziyor, yüzüne bakınca iyi bir insan olmalı” dedim. Kitabı okuyunca merhametli olduğu fikri daha da yerleşti. Çünkü merhametli insan başkalarını düşünür. Kendi kendime “bu insan kendini düşünen biri değil, halkla yaşayan biri” dedim. Başkaları için yaşayan biri. İçindeki pozitif enerjiyi, nuru başka insanların da görmesini isterim. Başka insanlara da yazarın güzelliğinin geçmesini istiyorum. Böyle insanların sayısı az. İnsanlara cennet bahçesi vermek istediğini anladım. Ayrıca bunları yaşayarak yazdığı belli oluyordu. Kendine teşekkür etmek istiyorum. Beni eski günlere götürdü, eşimi hatırlattı.

RUSLARIN AİLE YAPISINDA ÖNCEKİ VE ŞİMDİKİ ZAMANA GÖRE DEĞİŞİM VAR MI?

Tabiî ki var. Artık aileler arasında saygı yok. İnsanlar hemen karşısındakini suçluyor, ilk önce kendini suçlamalı. Hatalarını görmeli. Çocuklarıma güzel terbiye verdiğim halde karşıdaki nasıl davranıyorsa öyle tepki veriyorlar o yüzden saygı karşılıklı olmalı. Çocuklara terbiye verirken erkek ve kız çocuğu diye ayırmamak ikisine de aynı terbiyeyi vermek gerekir. Erkek olunca o erkek istediğini yapar diyorlar.

Erkek baş, kadın boyundur. Boyun, başı istediği yere çevirir. Genç kızların terbiyeli olması gerekir. Kızıma “her şey kadına bağlıdır, ileride evinin kadını olacaksın” diyorum.

Anne ve baba kendine dikkat etmeli. Çocuğun terbiyesini bumeranga benzetiyorum. Atıyorsun dönüp tekrar kendine geliyor.

RUS AİLELERDE DE BOŞANMALAR ARTTI MI?

Evet arttı. Sebebi de gençlerde ahlâk medeniyeti yok. Kadını sadece cinsel obje olarak görüyorlar, kadınlar da öyle oldu. Bu sebepten saygı yok oldu. Aile deyince gençlerin aklına sadece cinsellik geliyor. Hayat arkadaşı diye düşünmüyorlar. Cinsel içerikli reklamlar arttı.

Anneannemin terbiyesinde büyüdüm. Anneannem Alman’dı. İncil okuyan dindar biriydi. Anne annem “kadın kocasına, su damlası gibi yavaş yavaş etki etmeli” derdi.

Ayrıca erkeklere kadınlara karşı empati kurmayı öğretmek lazım. Onların acı duyduklarını bilmeliler. Merhametli olmalarını öğretmek gerekir. Kadını neyin inciteceğini bilmeliler. Kızlara da merhamet duygusunu vermek gerek. Kadın hem eş, hem anne olacak. Şimdi eşler arasında merhamet yok oldu. Herkes kendini düşünüyor. Empati kuramıyor.

SON OLARAK GENÇLERE TAVSİYELERİNİZ NELERDİR?

Büyüklerine saygılı olsunlar, onlar tecrübeli. Onların tecrübelerinden faydalanmak için önce onlara saygılı olmak gerekir, ben anneannemden ve dedemden çok şey öğrendim. Büyüklerin birbirlerine davranışları farklıydı. Onlar birbirlerini bu günümüzdeki gençler kadar incitmiyordu. Onların aile hayatından örnekler almamız gerekir.

Gençlerin mutlaka bu kitabı okumalarını tavsiye ediyorum. Çocuklarıma da tavsiye ettim okuyacaklar.

DUYGULARINIZI BİZİMLE PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ

Natalya Hanım sonbaharda İstanbul’u ziyaret ederek inşallah yazarla görüşecek. İstanbul’la ilgili izlenimlerini sizinle paylaşacağız.

Kaynak: Hatice Şahin, Altınoluk Dergisi, Sayı: 358

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.