Bilim İnsanları Açıkladı: Para Mutluluğu Getirmiyor

Yapılan son araştırmalar insanların gelirleri ile mutluluğu arasında doğru orantı olmadığını ortaya koydu.

Kolombiya Üniversitesi’nde yapılan araştırma zenginlerin daha mutlu olmadığını gözler önüne serdi.

Kolombiya Üniversitesi araştırmacıları 2010’dan beri 12 bin kişinin katıldığı anketler sonucunda insanların gelir ve mutluluk seviyeleri arasındaki bağlantıyı inceledi.

PARANIN MUTLULUĞU ARTTIRDIĞI SÖYLENEMEZ

Araştırma sonucuna göre geliri yüksek olanlar günlük hayatta daha mutlu değiller ancak daha az üzülüyorlar.

Araştırmacılar “Para üzüntüyü azaltmakta çok etkili bir araç ancak mutluluğu artırdığı ise söylenemez” diyor.

Ayrıca mutluluk ve üzüntünün birbirinin zıttı iki duygu olmadığını da ekliyorlar.

Bilim insanları yaptıkları çalışmada, zenginliğin günlük yaşamda problemleri çözmekte önemli bir avantaj olduğu için insanların daha üzülmesini sağladığını vurguladı.

Çalışmanın sonuçları Sosyal Psikoloji ve Kişilik Bilimi adlı bilimsel dergide yayınlandı.

ABD’Lİ BİLİM ADAMLARI DA AYNISINI SÖYLÜYOR

Daha önce de ABD'li uzmanlar mutluluk ve gelir arasındaki bağlantıyı araştırıp, medya ile paylaşmıştı.

Uzmanlar ilk olarak 909 çalışan kadından hayatlarında kötü hissetleri dönemleri not etmelerini istedi. Bir başka gruba da genel hissettikleri yerine sadece o anki

mutluluklarını yazmaları söylendi.

ZENGİNLERİN ÇOĞU “MUTLU DEĞİLİZ” DEDİ

shutterstock_185888348 [Converted]

Anket sonuçları ise oldukça şaşırtıcıydı. Gelir düzeyi yıllık 100 bin dolardan fazla olan grup ile 20 bin dolardan az kazananlar karşılaştırıldığında "zenginlerin" hayatından memnun olmada sadece yüzde 12 oranında diğerlerinin önüne geçebildiği görüldü.

ZENGİNLERİN HAYATINDA STRES DAHA FAZLA

Ancak daha da şaşırtıcı olanı, ikinci ankete göre gelir düzeyindeki artış ile anlık mutluluklar arasında bağlantı bulunmaması. Daha çok kazananların daha çok stres içinde olduklarını ve anlık keyifleri kaçırabildiklerini söyleyen uzmanlar, hayatı güzelleştirmek için her zaman paranın yeterli olmadığını belirtiyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Bence mutluluk parayla satin alinacak kadar kucuk birsey değil

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.