Beyazıt Camiî Tarihi

Beyazıt Camiî ve Külliyesi ne zaman ve kim tarafından yaptırıldı? Beyazıt Camiî nerede? Beyazıt Camiî tarihi, özellikleri, hakkında bilgi...

İstanbul’da bazı camiler yapıldıktan sonra o semt, o cami adıyla anıldı. Bunlardan biri de Beyazıt Camiî’dir. Bulunduğu semt, camiden ismini almıştır.

BEYAZIT CAMİÎ’NİN MİMARI KİMDİR?

Sultan II. Beyazıt tarafından 1500 ile 1505 yılları arasında inşa ettirildi. Caminin mimarının kim olduğu ihtilaflıdır. Üç kişinin adı mimar olarak geçmektedir. Mimar Hayrettin, Mimar Kemaleddin veya Yakubşah bin Sultanşah.

BEYAZIT CAMİÎ’NİN ÖZELLİKLERİ

Beyazıt Külliyesi’nde bir cami, aşhane-imarethane, sıbyan mektebi, tabhaneler, medrese, hamam ve kervansaray bulunmaktadır. Külliyeyi oluşturan binalar, Fatih Külliyesi’nde olduğu gibi simetrik bir şekilde değil, dağınık bir şekilde inşa edildi.

Caminin kubbesi 16,78 m çapındadır. Camiyi diğer camilerden farklı kılan özelliği, minarelerindedir. Beyazıt Camisi minareleri arasındaki mesafe, diğer İstanbul camilerinin aksine daha fazladır. İki minare arasındaki mesafe 79 metredir.

Cami içerisindeki taş ve ahşap işçiliği ile vitraylar, sanat değeri açısından çok kıymetlidir. Avlu döşemesi ve şadırvanın sütunlarında Bizans’tan kalma malzemeler kullanılmıştır. Bilhassa şadırvan sütunlarında Bizans izleri görmek mümkündür.

Caminin sol tarafında kalan imarethanenin ve kervansarayın bugüne ulaşan binaları Beyazıt Devlet Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir.

BEYAZIT CAMİÎ NEREDEDİR? - HARİTA

 

İslam ve İhsan

CAMİLER VE KÜLLİYELER

Camiler ve Külliyeler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.