Bayır Bucak Düştü! Türkmenler Katliamla Karşı Karşıya

Suriye’de ağır saldırı altındaki Türkmen Dağı düştü. 15 gündür Bayır-Bucak’a saldıran Rusya-Esed-İran-Hizbullah güçleri yüzlerce yıldır Türkmen toprağı olan Bayır-Bucak genelinde hakimiyet kurdu. Bölgedeki 25 bin sivil, katliam tehdidiyle yüz yüze!

Hatay'ın güneyindeki Bayır-Bucak Türkmenleri katliam tehdidiyle karşı karşıya. Rus uçaklarının ağır bombardımanı ve İran'ın binlerce milis desteğiyle Türkmen Dağı'nda ilerleyen Suriye ordusu, bölgedeki yüzlerce yıllık Türk varlığına son vermek üzere. Topraklarını savunan muhalifler, hiçbir IŞİD'linin bulunmadığı bölgeyi 15 gündür bombalayan Rus uçaklarının bombaları altında geri çekilmek zorunda kaldı. İran destekli rejim militanları Türkmen Dağı'na girdi. Esed ordusunun stratejik Gımam Tepesi'ni almasıyla ilk adımını attığı Bayır Bucak harekatında dün, bölgenin merkezi durumundaki Kızıldağ'ın da alınmasıyla Bayır-Bucak genelinde Rusya-Esed hakimiyeti kuruldu.

SINIRA AKIN BAŞLADI

Baas yönetimi başkanı Beşşar Esed'in memleketi olan ve 'rejimin kalesi' olarak nitelendirilen Lazkiye'ye yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunan stratejik Gımam Tepesi önceki hafta düşmüştü. Gımam'ın düşmesiyle, binlerce İran askeri ve onlara destek veren Afgan, Lübnanlı, Iraklı milisler Türkmenlerin yaşadığı yerin kalbine doğru yürüyüşe geçti. 10 bin sivil, bombalara hedef olmamak için Türkiye sınırına akın ederken, Bayır-Bucak'taki 25 bin kadar Türkmeni katliam korkusu sardı.

BİR KOMUTAN ŞEHİT

Rejim güçleri, 15 gündür yoğunlukla süren harekatın ikinci dalgasını önceki gece saat 23:00 sıralarında başlattı. Fırınlık, Acısu, Nahmiye, Kastel, Maaf, Gımam ve 45'inci Tepe bölgesinden Türkmen Dağı'na yürümeye çalışan Esed güçlerinin en büyük yardımcısı yine Rus jetleri oldu. Herhangi bir IŞİD unsurunun bulunmadığı Türkmen bölgelerde muhalif tugayların üstüne bomba yağdıran Rus jetleri karadan Esed güçlerine alan açtı. Bombardımanla birlikte Esed'in ordusu yerleşim yerlerini ele geçirerek bölgenin merkezi olan Kızıldağ önlerine kadar ulaştı. Burada Türkmen tugaylarıyla çok şiddetli çatışmaların yaşandığı ifade edilirken çatışmalarda ön saflarda bulunan Sultan Abdülhamid Hân Tugayı'nın komutanlarından Zekeriya Abdullah şehit oldu. Rusya'nın hava desteğiyle rejim ordusu Kızıldağ'ı da işgal etmeyi başardı.

BİRÇOĞU PARALI ASKER

Suriye genelindeki resmi ordu mensubunun sayısı ülkedeki iç savaş nedeniyle 60 bine kadar düşmüş durumda. Suriye ordusu personel ihtiyacını İran, Irak, Lübnan ve Afganistan'dan ülkeye getirilen Şii paralı askerlerden karşılıyor. Türkmen Dağı işgaline katılanlar da genellikle ülkeye getirilen bu savaşçı Şiiler. Hava desteği sağlayarak Rusya'nın alan açtığı bu birlikler arasında, 2013 yılında Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde bomba patlatıp 52 kişinin ölümüne neden olan ve terörist Mihraç Ural'ın yönettiği Mukaveme-i Suri (Acilciler) isimli terör şebekesi de bulunuyor. Şii milislerin sevkiyatını İran Devrim Muhafızları Örgütü'nün dış operasyon biri olan Kudüs Gücü koordine ediyor. Bu yapının başında İranlı Kasım Süleymani bulunuyor.

4 ÜLKEYLE SAVAŞIYORUZ

Suriye Türkmen Meclisi Bayır-Bucak Sorumlusu Ömer Ceren, “Saldırılar son 5 yılın en yoğunu" derken, Türkmen köylerine 'yağmur yerine bomba yağdığını' kaydetti. 10'dan fazla köyün tamamen boşaldığını, kaçanların Türkiye sınırına gittiğini ifade eden Ceren: “200'e yakın yaralımız 20 de şehidimiz var. Rejim tarafında can kaybının daha fazla olduğu bilgisi geldi. Şuan bizler Esed'le değil, Rusya, İran, Irak, Çin'le savaşıyoruz. Bizi dört bir yandan vurmaya başladılar" dedi. Ceren, üzerilerine yağmur yerine bomba yağsa da topraklarından vazgeçmeyeceklerini, sonuna kadar direneceklerini kaydetti.

DAKİKADA 40 FÜZE ATILIYOR

Rusya, Hatay'ın güneyindeki Bayır-Bucak'ta sürdürdüğü bombardımanı adeta Türkmen katliamına dönüştürdü. Rusya, önceki geceden buyana havadan ve denizden dakikada 40 füze atan sistemlerle bölgeyi yerle bir etti, çok sayıda siville birlikte muhalif asker de şehit oldu. Bölge kaynakları, Suriye ordusunun önce Halep'e saldırarak muhalif grupları bu bölgeye çektiklerini, sonra da korumasız kaldığı düşüncesiyle Türkmen Dağı'na saldırdıklarını anlattı. Yoğun saldırıları Ankara da dakika dakika takip etti. Bölgeden anlık istihbaratlar alınırken, asker de Hatay sınırında teyakkuza geçirildi. Dışişleri Bakanlığı ise gece boyu Bayır Bucak mesaisi yaptı. Rusya Büyükelçisi geceyarısı Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı, gerekli uyarılar yapıldı. Türkiye, bu konudaki hassasiyetini 25 Kasım'da Ankara'ya gelecek Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'a da ilk ağızdan iletecek.

PARAŞÜTLE ASKER İNDİRDİLER

Sultan Abdülhamid Hân Tugayı Komutanı Ömer Abdullah, Esed güçleri, Rusya ve İran tarafından kuşatılan Bayır-Bucak Türkmen bölgesindeki son duruma ilişkin şu bilgileri verdi: “Bombardıman çok yoğun. Her yer adeta deprem oluyor gibi sarsılıyor. İlk kez böyle bir şey görüyorum. Uçaklar, füzeler, tanklar kullanılıyor. Karadan karaya ve denizden karaya etkili füzeler atılıyor. Türkmen Dağı'nın her metresine bomba yağıyor. Rejimin bölgeye ilerlemesi durumunda çadır kentler, sınır boyundaki yerleşim yerleri yaşanmaz hale gelir. Sınır hattındaki tüm köylerimizi bombalıyorlar. Önceki gün sabah saatlerinde karşı savunma harekatı başlattık. Kızıldağ'a üç kez uçaktan paraşütle asker bıraktılar. Son 24 saatte 200'den fazla rejim askerini öldürdük. Rejim birlikleri ormanlık alandan yaralılarını çekemedi. Ancak, karşıda çok sayıda asker var. İran, Irak ve Hizbullah Şii milisleri ve Rusça konuşanlar vardı. 3 helikopter 45'inci Tepe'ye paraşütle asker bıraktı. Acısu'da bir bölgeyi ele geçirdiler. Gençlerimiz bütün zorluklara rağmen direniş gösteriyor. Bizim de şehit ve yaralılarımız var, ancak Osmanlı ecdadımızdan bize yadigar kalan bu toprakları ve namusumuzu kanımızın son damlasına kadar düşmandan koruyacağız."

BM: BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Türkmenlere dönük operasyonların insanların daha fazla acı çekmesi ve yerlerinden edilmesine neden olduğunu söyledi.

İÇ SAVAŞIN SEYRİ DEĞİŞEBİLİR

Türkmen Dağı'nda şiddetli çatışmalar sonrası Bayır-Bucak'ın düşmesi, Suriye İç Savaşı'nın seyrini bütünüyle değiştirecek kapasitede. Bayır-Bucak'ı tamamıyla kontrol altına alarak Akdeniz sahilini güvenceye almak isteyen Esed, aynı zamanda İdlip, Cisr-el Şuur ve Halep'e de buradan bir koridor açmaya çalışıyor. Muhalif grupların birleşerek kurduğu Fetih Ordusu nisan ayında Cisr-el Şuur, mayısta ise İdlib'i almış ve Esed güçlerine ağır darbe indirmişti. Ülkenin en önemli kenti olan Halep'in yarısını da muhalifler kontrol ediyor.

TÜRKMENLER KATLİAMLA YÜZ YÜZE

Suriye Türkmen Kitlesi Başkanı Samir Hafez, katliam tehlikesine işaret etti. “Bu köyleri boşaltmazsak, yalnız Ruslar değil, Suriye rejimi güçleri, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah güçleri buraya girdiği zaman, halk evlerinde kaldıysa muhakkak burada büyük bir katliam seyredeceğiz. Zaten daha önce de yüzlerce gencimiz boğazı kesilerek öldürüldü. O köylerde şimdi kalanlar çocuklarımız, kadınlarımız ve yaşlılarımız" diyen Hafez, resmi olmayan rakamlara göre Lazkiye içindekiler hariç, Suriye'nin kuzeybatısındaki Türkmen varlığının 270 bini bulduğunu söyledi. Hafez: “Ruslar, Türkiye'nin sınırına kadar olan bölgeyi istiyor. Buraya alarak, Türkiye ile masaya oturarak bir şeyler koparmaya çalışıyorlar. Kıyı bölgelerin tamamı Rusların elinde. Lazkiye'deki ve Hama'daki havaalanları onların elinde. Buraya çok modern uçak ve silahlar getirdiler. Esed helikopterlerini vurmak kolaydı, Rus uçaklarını vurmak zor. Zaten hafif silahlarımız var" ifadelerini kullandı.

MASADA GÜÇLÜ OLMAK İÇİN...

Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, bölgedeki son durumu: “Bu saldırıların arkasında aslında Rusya var çünkü siyasi çözümden bahsediliyor, bu nedenle Esed ne kadar bölgeye hakim olursa masada o kadar güçlü olur, bunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar" şeklinde yorumladı. Bölgedeki muhaliflerin Bayır-Bucak'ı sonuna dek savunacağının altını çizen Mustafa: “Tel Abyad'da PYD, 2 yıl önce Hama ve Humus'ta ise Esed Türkmenleri bölgeden çıkardı; elimizde bir tek Bayır-Bucak kaldı. Burası bizim kalemizdir" diye konuştu.

Esed rejiminin İran'la birlikte en büyük destekçisi Rusya, Suriye'ye asker-silah takviyesini günden güne artırıyor. Gelişmiş hava savunma sistemleriyle birlikte onlarca savaş uçağını Akdeniz kıyısındaki Tartus ve Lazkiye'de konuşlandıran Moskova, Türkmenler başta olmak üzere Özgür Suriye Ordusu'nun üzerine bomba yağdırıyor. Suriye kıyılarında bekleyen fırkateynler de muhaliflerin üzerine her gün füze gönderiyor.

O GEMİLER TÜRKMENLERİ VURUYOR

Rusya, sıcak denizlerdeki askeri tahkimat ve intikalleri için ise İstanbul Boğazı'nı kullanıyor. Yalnızca 15 Eylül-30 Ekim arasındaki 45 günlük nakliyat bilançosu bile Rusya'nın bölgeye gönderdiği teçhizatın boyutunu gözler önünesermeye yeter. Buna göre Rusya 45 gün boyunca, Boğaz'dan geçirip Akdeniz'e indirdiği 36 gemiyle 8000 asker, 600 de tank ve zırhlı araç taşıdı. Suriye kıyılarına demirleyen gemilerden 20'si en az 100'er metrelik fırkateynlerden, 16'sı ise askeri kargo gemilerinden oluşuyor. Suriye Türkmenleri ve muhaliflere her gün bomba yağdıran Rusya'nın, Esed'e can simidi niteliğindeki gemileri Türkiye karasularından serbestçe geçmeye devam ediyor.

AYN EL-ARAP'I HATIRLAYIN!

Suriye Türkmen Doktorlar Birliği Başkanı Muhtar Fatih Muhammed: “Rus uçaklarının bombaladığı yerlerde çok sayıda yaralımız var. Ayn el Arap (Kobani), dünya gündemine gelmesine rağmen Türkmenleri Türkiye'de bile 2-3 TV kanalı dışında konuşan yok. Biz Türkmenler, bir Ayn el-Arap olamadık. Ayn el-Arap halkına kötü gözle bakmıyoruz ama Ayn el-Arap'dakiler insan da Bayır-Bucaklılar değil mi? Türk halkına çağrımdır. Çok kötü durumdayız, bize destek olun" diye konuştu.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.