Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’nin Hikmetli Sözleri

Abidevi Şahsiyetler

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’nin hikmetli sözlerinden birkaçını sizler için derledik.

Bâyezîd-i Bistâmî’nin -rahmetullahi aleyh- hikmetli sözlerinden bazıları şöyledir:

BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ HAZRETLERİ’NİN HİKMETLİ SÖZLERİ

“Sûfî; Kur’ân-ı Kerîm’i sağ eline, Sünnet-i Seniyye’yi sol eline alan; bir gözüyle cennete, öbür gözüyle cehenneme bakan; dünyayı alt tarafına, âhireti de üstüne dolayarak ihrâma giren ve ikisinin arasından; «Lebbeyk Allâhümme lebbeyk! / Buyur Allâh’ım! Emrine teslîm ve hazırım!» diye Mevlâsına koşan kişidir.”[1]

***

“–Hakk’a giden yol nasıldır? O’na nasıl ulaşılır?” diye sorulduğunda, Bâyezîd-i Bistâmî (r.a.) şöyle buyurmuştur:

“–Benliğini yok ettiğinde vuslata erebilirsin!”[2]

***

“İnsanların Hakk’a en yakın olanı; halkın cefâlarına katlanan, onların ihtiyaçlarını merhametle yüklenen ve ahlâkı en güzel olandır.”[3]

***

“«Lâ ilâhe illâllah» sözü Cennet’in anahtarıdır. Fakat şu bir gerçektir ki dişleri olmayan anahtar, kapıyı açmaz.

Kelime-i tevhîd anahtarının dişleri ise şunlardır:

  1. Yalan, iftirâ, dedikodu, gıybet ve boş sözlerden arınmış bir dil.
  2. Hîle ve desîselerden, günahların kasvetinden arınmış bir kalp.
  3. Haram ve şüpheli şeylerden temizlenmiş bir mide.
  4. (Gurur, kibir, gösteriş gibi) nefsânî arzulardan ve bid’atlerden arındırılmış amel-i sâlihler.”[4]

***

“Çok zikir; adedi fazla olan değil, gafletten sakınarak ve huzûrla yapılan zikirdir.”[5]

***

“Allâh’ın velî kullarını sev, sevgini belli et ve kendini onlara sevdir ki onlar da seni sevsinler. Allah Teâlâ her gün ve her gece evliyâsının kalbine yetmiş kez nazar eder. Ola ki bir velîsinin kalbinde senin ismine de nazar eder de seni sever ve günahlarını affeder.”[6]

***

“Tasavvuf; nefsânî arzulardan temizlenmek, kalbi Cenâb-ı Hakk’a râm etmek, bütün güzel vasıflarla ahlâklanmak ve dâimâ Allâh’ın rızâsı istikâmetinde olabilmektir.”[7]

***

“Kalbimi semâya götürdüler. Bütün melekûtun çevresini dolaşıp geri döndü. Kalbime:

«–Oradan ne getirdin?» diye sordum:

«–Muhabbet ve rızâ! Zira orada bunların revaç bulduğunu müşâhede ettim.» dedi.”[8]

Dipnotlar:

[1] Sehlegî, a.g.e, 124; Abbâs, Ebû Yezîd, s. 71. [2] Attâr, Tezkire, s. 199. [3] Attâr, Tezkire, s. 199. [4] Hânî, Hadâik, s. 320. [5] Attâr, Tezkire, s. 198. [6] Abbâs, Ebû Yezîd, s. 70; Sehlegî, a.g.e, s. 99, 115. [7] Sehlegî, a.g.e, s. 138. [8]Attâr, Tezkire, s. 202.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları