Başınız Dönüyor mu?

Baş dönmesi çarpıntı ile beraber olduğu zaman kalbinizde bir problem olabileceği riskini göstermektedir. Peki baş dönmesinin nedenleri nelerdir?

Baş dönmesinin nedenleri arasında özellikle kalp rahatsızlığına dikkat çeken Kardiyolog Uzm. Dr. Demet Erciyes, baş dönmesinin nedenlerini ve alınması gereken tedbirleri anlattı.

Baş dönmesinin çeşitli nedenleri olabileceğini belirten Erciyes, “Kalbin pompa görevini tam olarak yapamadığı kalp yetersizliğinde iç kulaktaki denge organına ve beyine yeterince kan gitmiyor, bu da baş dönmesine yol açıyor. Kalp yetersizliğinin yanı sıra tansiyondaki dengesizlik ve kalp ritminde bozulma da baş dönmesine sebep olabilir. Kalp ritminin çok hızlı olması kalbin etkili kasılmasını ve beyine yeteri kadar kan göndermesini zorlaştırdığı için baş dönmesi hatta bayılmaya yol açabilir. Aynı şekilde nabzın aşırı yavaşlaması, kalpte duraksamalar olması da kanın beyine doğru şekilde gönderilmesini engeller.” şeklinde konuştu.

ŞEKER HASTALARINDA SIK GÖRÜLÜYOR

Uykudan veya oturulan yerden kalkarken görülen baş dönmesinin basit önlemlerle geçebileceğini ifade eden Erciyes, “Tıpta ortostatik hipotansiyon olarak bilinen bir tür tansiyon düşüklüğü yatak istirahatinden ya da oturur vaziyetten birden kalkınca olan baş dönmesidir. Pozisyon ile ilgili bu tür baş dönmelerinde aniden kalkınca yerçekimin etkisi ile kan yukarı beyine hemen tam anlamıyla ulaşamaz kısa süre sonra toparlar ve hemen geçer. Yaz sıcağında ya da sıcak ortamda ter ile çok su ve mineral kaybedince, yeterince su içmeyince, özellikle idrar söktürücü tansiyon ilacı, damar genişletici ilaç kullananlarda daha kolay gözükür. İleri yaşta, damar duvarı esnekliği bozulmuş hastalarda, arteriyoskleroz (damar sertliği) olan hastalarda, diyabet hastalarında sık görülür.” uyarılarında bulundu.

YETERİNCE SU İÇİN

İlaçları doğru almak gerektiğini söyleyen Erciyes, “Dolaşım sistemine bağlı baş dönmelerinde sebep bulunduktan sonra ona yönelik olarak ritm ve tansiyonu kontrol altında tutacak ilaçları doğru kullanmak vücudun susuz kalmamasını sağlamak gerekir.” dedi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.