Bahar Alerjisinden Korunmak Mümkün!

Hapşırma, kaşıntı, burun akıntısı... Özellikle bu aylarda bahar alerjisinin belirtileri olabilir. Alerjisi olanların mümkünse alerjenlerden uzak durması gerekiyor. Özellikle polenlerin havada yoğun olduğu sabah 8 ila 10 saatleri arasında açık havada bulunmak sakıncalı. Bir de saçlara dikkat edilmeli.

Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Fulya Gürkan, alınacak basit tedbirlerle bahar aylarını kâbusa çeviren alerjiden korunmanın mümkün olduğunu dile getirdi.

Gürkan, polenlerin sebep olduğu alerjinin burun, geniz akıntısı, hapşırık, gözlerde kaşıntı-sulanma, boğaz ve kulaklarda kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, göğüste hırıltı, baş ağrısı, halsizlik gibi şikâyetlerle kendini gösterdiğini belirterek, “Alerji bir insanın karşılaştığı bir maddeye karşı gösterdiği ani bir tepkidir. Genellikle ilk karşılaşmada değil tekrar eden karşılaşmalar sonrasında ortaya çıkar. Göz nezlesi ve saman nezlesi genellikle alerjik astımla birlikte bulunduğundan hastanın astım açısından da tetkik edilmesi ve araştırılması gerekmektedir. Polenlere, küf mantarlarının sporlarına gelişen alerjiler dışında ev tozları dediğimiz akarlar (mite), hayvan tüyleri, arılar, böcekler, değişik yiyeceklere karşı da alerji gelişebilmektedir” dedi.

Polenlerin yoğun olduğu sabah ve öğlen saatlerinde dışarı çıkmamaya özen göstermenin ve evde camları kapalı tutmanın önemli olduğunu anlatan Gürkan, şöyle devam etti: “Ev içinde mobilya ve yerlerin her gün ıslak bir bezle silmek ve bu işlem sırasında maske kullanmak polenlere karşı koruyucu bir tedbirdir. Polenlerin çok uçuştuğu sırada araba camlarını açmamak, çim biçmek başta olmak üzere bahçe işlerini polenlerin yoğun olduğu saatlerde yapmamak gerekiyor. Bitkisel çay ve balda da polen kalıntıları olduğu için bu gıdaları tüketirken temkinli olmakta fayda var. Yatağımızın başlığını yükseltmek burunda kan göllenmesi ve burun içi dokuların şişmesini engeller ve şikâyetleri bir miktar azaltır. Dışarıdan eve geldiğimizde kıyafetlerimizi yıkamak ve duş almak, yağmur sırasında ve sonrasında evi havalandırmak polen istilasını durduracaktır. Bir uzmana başvurarak alerji testi yaptırmak da şikâyetlerin giderilmesi açısından önemlidir.”

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.