Ayasofya’da ‘ümmet İftarı’ Yapıldı

Ayasofya Meydanı’nda ilk defa geçen sene düzenlenen Ümmet İftarı’nın bu yıl ikincisi geniş bir katılımla gerçekleştirildi.

Başta Suriye olmak üzere, Doğu Türkistan, Filistin, Arakan ve dünyadaki tüm mazlumların yanında olmak amacıyla Ayasofya Meydanı'nda Ümmet İftarı düzenlendi.

Sabah Namazı Devrimi gönüllüleri tarafından düzenlenen iftarda hurma, su, simit ve ayran ikramı yapıldı.

Yaklaşık bin 500 kişinin katılımı ile düzenlenen iftar programına Ümmet Coğrafyası’ndan çok sayıda davetlinin yanı sıra Anadolu’da yaşayan ve yüreği ümmet sevdası ile dolan gençler katıldı. Ayasofya Meydanı’nda bulunan turistlerin iftar sofrasına duydukları ilgi ise gözlerden kaçmadı.

Program, Hafız Derda Şanalmış’ın Kur’an Tilaveti ile başladı. Ardından kürsüye,  Alem’i İslam’da yaşanan sıkıntıların bertaraf olması için eller semaya açıldı ve Azam Kurulay Hocaefendi’nin dualarına “amin” denildi.

Duada; Suriye’deki mazlum Müslümanlar, Mısır zindanlarında tutsak bulunan başta Muhammed Mursi olmak üzere diğer Diyar-ı İslam’daki mağdur Müslümanlar unutulmadı.

ZİNCİRLER KIRILSIN AYASOFYA AÇILSIN

Programda ayrıca, “zincirler kırılsın Ayasofya açılsın” sloganları ve tekbir sesleri yankılandı.

Okunan ezanın ardından çekilen besmelelerle birlikte iftarlarını açan Müslümanların mutlukları ise görmeye değerdi.

İftarın ardından mikrofonu ele alan Gazeteci Yazar Adem Özköse, programı bir simit, bir hurma ve bir ayran ile de yapılabileceğini ispat etmek için düzenlediklerini ifade etti. Ayrıca iftarı Ayasofya Meydanı’nda neden düzenlediklerini ifade eden Özköse, Ayasofya’nın Camii olarak açılana dek Ayasofya’yı gündemde tutmaya devam edeceklerini söyledi.

Suriye’de, Arakan’da, Mısır’da, Filistin’de ve Doğu Türkistan’la dayanışma içerisinde olmaya devam edeceklerini söyleyen Özköse, “Yaşasın Ümmet Dayanışması” sloganını attırarak mikrofonu Halepli Muhammed’e teslim etti.

yusuf-kaplan

TARİH SURİYE’DEKİ HERKESİ YAZIYOR

Suriye’de devam eden katliamda direnirken bir bacağını kaybeden Halepli Muhammed konuşmasında şunları ifade etti:

“Arap devletleri bize destek vermedi. Ama buna rağmen biz mücadelemizi sürdürüyoruz ve sonuna kadar da sürdürmeye devam edeceğiz. Şuan tarih ve Allah, Suriye için kimlerin neler yaptığını biliyor ve not ediyor. Ahirette kim ne ekti ise herkes onu biçecek.”

YE’SE DÜŞMEYE HAKKIMIZ YOK

Halepli Muhammed’in ardından mikrofonu Özgür–Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ele aldı. Sadece bir hususa dikkat çekeceğini belirten Kaya, “Her yerde Müslümanlar, zulüm altında yaşıyor. Ama bizler buna rağmen asla yılgınlığa düşmemeliyiz. Bir yerlerde Müslümanlar her türlü zulme rağmen ye’se düşmüyorsa bizim de düşmeye hakkımız yoktur. Suriye’de devam eden zulme hala direnen Müslümanlar varsa bu başlı başına bir zaferdir zaten, kimse bunun dışında zafer aramasın” ifadelerini kullandı.

BU GENÇLER HAKSIZLIĞA BAŞKALDIRIYOR

Son olarak mikrofonu Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Yusuf Kaplan ele aldı. Kaplan şunları söyledi:

“Bu iftar sofrası samimiyetin göstergesidir. Bugünlerinden vazgeçemeyenler yarınlarını kuramazlar, dolayısı ile buraya katılım sağlayanlar aslında bunu göstermiş oluyor. Yarınlar buraya katılım sağlayan gençlerin olacaktır. Bir şekilde haksızlığa başkaldırıyı temsil eden bu gençleri de ayrıca kutluyor, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”

Sabah Namazı Devrimi Gönüllülerinin tertiplediği program, gelecek sene buluşmak üzere katılımcılarla sözleşme yapılmasının ardından sona erdi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.