Ayasofya'da 85 Yıl Aradan Sonra Sabah Ezanı Okundu

Ayasofya'da, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in katıldığı Kadir Gecesi programının ardından 85 yıl sonra sabah namazı ezanı okundu.

Ayasofya Müzesi'nde düzenlenen programa, Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Müezzin Fatih Koca’nın yanı sıra Uluslararası Kur’an-ı Kerim okuma yarışmasında derece alan hafızlar da katıldı. Program öncesinde dereceye giren hafızlar Kur’an-ı Kerim ve ilahiler okudu. İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran tarafından dua edildi.

Görmez, konuşmasına İslam aleminin mübarek Kadir Gecesi'ni tebrik ederek başladı. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'ni idrak etmenin onurunu yaşadığını belirten Görmez, şunları kaydetti:

"Yüce Rabbimiz milletçe kadrimizi yüceltsin. Alem-i İslam'ı en kısa zaman kadri yüce bir ümmet olmayı nasip etsin. Rabbimiz bizlere Kadir Gecesi'ne Kur'an'da müstakil bir sure tahsis etmiş. O geceyle ilgili söylenebilecek ilk ve son sözü mutlak sözün sahibi yüce Rabbimiz söylemiş. 'Biz o Kur'an'ı Kadir Gecesi'nde indirdik' buyuruyor. Bu ayet bize, Kadir Gecesi'nin faziletini gecenin karanlığında değil, o gecenin bize getirdiği kitapta aramamız gerektiğini ifade ediyor. Biz bazen Kur’an-ı Kerim'i ikinci planda tutarak geceyi önceleyebiliyoruz. Yahut ramazanı birinci plana alarak Kur-an’ı ikinci planda tutabiliyoruz. Ramazanı ramazan kılan nasıl ki Kur’an’dır, Kadir Gecesi'ni Kadir Gecesi yapan da Kur’an-ı Kerim’dir.’’

"KATLEDİLEN SADECE CANLARIMIZ DEĞİL, İSLAM'IN İNSANLIĞA GETİRDİĞİ YÜCE DEĞERLERDİR"

Atatürk Havalimanı’nda yaşanan terör saldırısını İslam dinine açılmış bir savaş olarak nitelendiren Görmez, "Katledilen sadece canlarımız değil, aynı zamanda İslam’ın insanlığa getirdiği yüce değerlerdir. Üç gün önce hepimiz canevimizden vurulduk." diye konuştu.

Görmez, ramazan ayı içinde, Cenab-ı Hakkın rahmet ve mağfiretini üzerimize yağdırdığı bir zaman diliminde, böyle bir olayın yaşanmasının dehşet verici olduğuna vurgu yaparak, şunları dile getirdi:

"Kadir Gecesi öncesinde, bir iftar vaktinden sonra bayramın sevinci ve gölgesinin üzerimize düştüğü bir zamanda bu nasıl bir ideolojidir ki, havaalanında onlarca insanı hunharca katledebiliyor. Onları katlederken kendisini de katlediyor. Bayramın bayramlıklarını giyme müjdesi içinde olan çocuklar, o bayramlıkları giymeden beyaz kefenlere sarılarak ebediyete uğurlanıyor. Bu vahşeti yeryüzünde börtü böceğe karşı şefkatli ve merhametli olmayı emreden bir dinin mensubu

nasıl dinden referans alarak, dinden referans aldığını iddia ederek böyle bir şeyi yapıyor? Elbette bunların sebeplerini dinde aramak beyhudedir. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu olaylar, özellikle varoluşun gayesini yitirmiş, yaratılışın gayesini kaybetmiş, hiçlik düşüncesine kapılmış, hakikatsizlik ve gayesizlik girdabına girmiş birtakım nihilist ideolojilerin ortaya koyduğu cinnetlerdir. "

AYASOFYA'DA BİR İLK YAŞANDI

Ayasofya’da düzenlenen Kadir Gecesi programının ardından bir ilk yaşandı. 85 yıl aradan sonra Ayasofya Müzesi’nde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Müezzin Fatih Koca tarafından sabah ezanı okundu.

Program, Ezan-ı Şerif'in okunmasının ardından sona erdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.