Ayak Ucuna Bakarak Yürümenin Faydaları

Peygamber Efen­di­miz (s.a.v.), yü­rür­ken ge­rek­me­dik­çe et­ra­fı­na ba­kın­maz, umû­mi­yet­le ayak­la­rı­nın ucu­na ba­ka­rak, san­ki yo­kuş­tan ini­yor­muş gi­bi se­rî ve va­kar­lı yü­rür­ler­di.

Hadd-i zâ­tın­da bu usûl, Haz­ret-i Pey­gam­ber -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-’in yü­rü­yüş tar­zı­nı tat­bik­ten ibâ­ret­tir. Ra­sûl-i Ek­rem -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz , yü­rür­ken ge­rek­me­dik­çe et­ra­fı­na ba­kın­maz, umû­mi­yet­le ayak­la­rı­nın ucu­na ba­ka­rak, san­ki yo­kuş­tan ini­yor­muş gi­bi se­rî ve va­kar­lı yü­rür­ler­di. Yâ­ni bu pren­sip, Al­lâh Ra­sû­lü -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-’in ör­nek ah­lâ­kın­dan muk­te­bes­tir.

GÖZ NEREYE BAKARSA GÖNÜL DE ORAYA AKAR

Ha­kî­ka­ten göz ne­re­ye ba­kar­sa, gö­nül de ora­ya akar. Gö­zün âde­tâ bir ka­me­ra gi­bi çek­ti­ği fi­lim­ler, kal­bi ço­ğu za­man lü­zûm­suz ye­re meş­gul eder. Bu ba­kış­lar gö­nül ar­şi­vin­de lü­zûm­suz yer iş­gâl eder. Bu se­bep­le gön­lün da­ğı­nık­lık­tan ve pe­ri­şan­lık­tan sâ­lim ka­la­bil­me­si, bir ba­kı­ma ora­ya ak­se­den gö­rün­tü­le­rin key­fi­ye­ti­ne bağ­lı­dır.

Hazret-i Osman -radıyallâhu anh- buyurur:

“Gözü haramdan korumak, ne güzel şehvet perdesidir.”

İffet; varlıklar içinde insana verilmiş bir fazîlettir. Lâkin insan, bu vasfına vedâ ederse diğer mahlûkâtın seviyesine düşmüş olur.

Cenâb-ı Hak, Kurʼân-ı Kerîmʼin 34 yerinde Meryem Vâlidemizʼin nâmını zikretmektedir. Onu, “İffetini koruyan Meryem” olarak takdim etmektedir. (Bkz. el-Enbiyâ, 91) Hanımlığın en büyük izzet ve şerefi de, Meryem Vâlidemiz gibi güzel bir iffet numûnesi olabilmektir.

Çün­kü sâ­li­kin kal­bi mâ­si­vâ­ya ta­kı­lın­ca ves­ve­se­ler baş­lar. Şâ­yet gâ­fil­ler­le ih­ti­lât eder­se, on­la­rın ka­tı kalb­le­ri­nin kas­ve­ti, kö­tü huy­la­rı, bo­zuk fi­kir­le­ri kal­bi­ne ak­se­der. Bu ise son de­re­ce teh­li­ke­li­dir.

Bu se­bep­le sâ­li­kin, te­vâ­zu eh­li­ne ya­kı­şan edeb ve üs­lûb ile müm­kün ol­du­ğun­ca ayak uç­la­rı­na ba­ka­rak yü­rü­me­si ge­rek­ti­ği gi­bi, sâ­ir za­man­lar­da da ba­kış­la­rı­na dik­kat et­me­si îcâb eder. Yü­rür­ken ayak uç­la­rı­na bak­mak­ta; te­vâ­zû, edeb, had­di­ni bil­mek, gö­zü ha­ram­dan ko­ru­mak ve Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-’in sün­ne­ti­ne bağ­lı­lık var­dır.

GÖZLERDEKİ ZİNA İZİ

Enes -radıyallâhu anh-, kendi rivâyetine göre; bir gün Hazret-i Osman’a giderken yolda bir kadın görür. Kadının güzelliği aklına takılır. Bu düşünce ile Hazret-i Osman’ın yanına girer. Onu gören Hazret- i Osman:

“–Ey Enes! Gözlerinde zinâ izleri olduğu hâlde buraya giriyorsun.” der.

Bu söz karşısında neye uğradığını şaşıran Enes -radıyallâhu anh-, hem hayret hem de mahcûbiyet içinde:

“–Allâh’ın Rasûlü’nden sonra da mı vahiy geliyor?” diye sorar. Hazret- i Osman -radıyallâhu anh- ise:

“–Hayır, bu bir basîret ve doğru bir firâsettir.” buyurur. [1]

[1] Kuşeyrî, Risâle, Beyrut 1990, sf. 238.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, Erkam Yayınları.

İslam ve İhsan

ZİNADAN KAÇAN GENCİN HİKAYESİ

Zinadan Kaçan Gencin Hikayesi

ZİNA NEDİR? ZİNA İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Zina Nedir? Zina İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.