Avrupa’nın Hedefinde Müslüman Kadınlar Var

Avrupa’da birçok ülkede yükselen İslamofobi beraberinde Müslümanlara yönelik baskıyı da artırıyor. Avrupa ülkelerinde Müslümanlar terörle mücadele adı altında baskı ve ayrımcılığa maruz bırakılıyor. Özgürlük ilkelerini çiğneyen Avrupa birtakım yasaklar üreterek Müslüman kadınların yaşam hakkını sınırlandırıyor.

Avrupa'da İslamofobinin yükselişi her geçen gün artmaya devam ediyor. Fransa, Avusturya, Almanya, İtalya ve Belçika gibi ülkelerde Müslümanlar hedef haline geldi. Birçok ülke sözde terör ile mücadele adı altında Müslüman toplumuna saldırıyor. Saldırıların ve tartışmaların en çok etkilediği grup ise Müslüman kadınlar.

Peçe, burka, haşema ve başörtüsü yasakları ile Müslüman kadınlar üzerinden bir kimlik siyaseti inşa eden Avrupa ülkeleri bir takım yasaklar üreterek Müslüman kadınlara yaşam hakkını sınırlandırıyor. Fransa'da son on yılda İslam'a yönelik tüm eleştirilerde Müslüman kadınlar ilk hedef alınan kitle olmasıyla dikkati çekiyor.

EN KOLAY HEDEF

Daha önce kamu kuruluşlarında başörtüsü yasağıyla başlayan süreç, 2010'da peçe yasağına uzanırken İslam'la ilgili tartışmaların son ulaştığı nokta plajlarda giyilen tesettür mayosu oldu. Yaklaşık otuz belediyenin devreye soktuğu tesettür mayo yasağı, Fransa sağ ve solunun seçim arefesinde üzerinde anlaştığı nadir konuların başında geliyor.

Avrupa'da birçok ülkede yürürlüğe giren peçe yasağı cezalarını ödedikten sonra Fransa'daki tesettür mayo cezalarının da hepsini ödemeyi kabul eden Cezayirli iş adamı Rachid Nekkaz, Fransa'daki İslam tartışmalarında özellikle Müslüman kadınların hedef alınmasının ardında siyasetçiler tarafından “en kolay hedef" olarak görülmelerinin yer aldığını savunmuştu.

SAHTE ARGÜMAN

Nekkaz, “Söz konusu Müslüman kadınlar olduğunda Fransız siyasetçiler seçim kampanyaları uğruna hiç çekinmeden saldırabiliyorlar. Çünkü kamuoyunun dikkatini ekonomik konulardaki beceriksizliklerinden uzaklaştırıyorlar" yorumunda bulundu. Fransız siyasetçilerin tesettür mayo yasağını destekleyici argümanlarının “sahte" olduğunu iddia eden Nekkaz, “2010'da peçeyi yasaklamak istediklerinde kadınların yüzünün görünmesinin önemine değiniyorlardı. Halbuki tesettür mayoyla yüz açıkta kalıyor ama yeni nedenler uydurulmaya devam ediliyor." dedi.

Benzer bir tartışma da İsviçre'de yaşanıyor. İsviçre'de burka yasağı tartışmaları alevlenirken, ülkenin önde gelen gazetelerinden Le Matin gazetesi, yaptığı anket çalışmasında katılımcıların yüzde 71'nin 'burka'ya karşı olduğunu belirtti. İsviçre yasalarına göre şu anda burka yasak.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.