Avrupalılar Müslüman Sığınmacı İstemiyor

Zürih Üniversitesi ile Stanford Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Avrupalılar için sığınmacıların hepsi aynı değil.

Zürih Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, Avrupalıların sığınmacıları eğitim düzeyi yüksek ya da hıristiyanlarsa daha kolay kabul ettiğini ortaya koydu.

HAYALİ SIĞINMACI PROFİLLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRME YAPTILAR

Araştırmada hayali 180 bin sığınmacı profili oluşturuldu. Katılımcılardan sığınmacıların cinsiyet, yaş, etnik köken, mesleki durum, din, dil becerisi, göç nedeni ve tehlike potansiyeli gibi etkenlere göre değerlendirilmesi ve hangilerinin ülkelerine daha uygun olduğu soruldu.

GENÇ VE İYİ EĞİTİMLİLER KABUL EDİLİYOR

Welt Online’de yer alan habere göre, Avrupalılar genelde sığınmacıları genç ve iyi eğitimli ise daha kolay kabul ediyor. Özellikle doktor ve öğretmenler eğitimsiz sığınmacılara göre tercih ediliyor. Avrupalıların sığınmacıları kabul etmesinde sadece ekonomik kaygılar etkili olmuyor. Dini unsurlar da Avrupalılar için önemli bir etken. Bir kişinin işkence görmesi, onun Avrupalılar gözünde kabul edilme oranını yüzde 11 artırıyor. Etnik, politik ya da dini yönden baskı altındaki kişiler, ekonomik nedenlerle sığınma arayışında olanlara tercih ediliyor.

15 ÜLKEDE AYNI AYRIMCILIK YAPILIYOR

Avrupalılar için sığınma arayan bir kişinin dini de oldukça önemli. Araştırma sonuçlarına göre, araştırmanın yapıldığı 15 ülkenin tamamında, Müslüman sığınmacılar tercih edilmiyor. Hıristiyanlar agnostiklere, her ikisi de Müslümanlara göre daha çok tercih ediliyor.

Araştırmaya göre bazı sığınmacıların tercih edilmesine rağmen, Avrupalılar geçerli bir nedeni olan sığınmacıları ülkelerinde kabul etmeye de hazırlar.

Kaynak: En Son Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.